27 Kasım 2012 Salı

Kadınların vazgeçemediği 10 erkek

Her kadının bir ideal tipi vardır. Ama dikkatli bir göz, kadınların çoğunun hayalindeki erkeğin bir benzeri olduğunu görecektir.
Bazı kadınlar sarışın sever, bazıları esmer. Fiziksel özellik bakımından belki anlaşamayabilirler ama bir erkekte aradıkları özellikler hemen hemen aynıdır; güçlü olsun, güvenilir olsun vesaire. Peki, kadınlar beğendikleri erkekleri bir şekle sokarak tarif etselerdi nasıl olurdu. Örneğin mesleği ne olurdu? İlk sırayı hangisi, son sırayı hangisi alırdı. Merak edenler için işte kadınların vazgeçemediği 10 erkek tipi.1. Kötü çocuk: Ne yapacağı kestirilemez, kararsız, hiçbir şeye değer vermez ama kadınlar ona bayılır. Ne zaman iki erkek arasında kalsalar kadınlar daima kötü çocuğu seçerler. Dayanılmaz cazibesi ve şeytan tüyüyle kötü çocuk kadınların en çok beğendiği erkeklerin zirvesinde.2. Sporcu: Asi, atletik ama aynı zamanda disiplinli. Kusursuz bir vücut. Sporcu erkekler kadınların hoşlandığı erkek tiplerinin başında geliyor.3. Müzisyen: Bir konsere gittiğinde sahnede gördüğü adamla birlikte olmayı kim istemez ki?4. Yabancı erkek: Farklı ve oldukça gizemli. Değişik alışkanlıkları ve değişik bir aksanı olan dış ülkelerden bir adam, özellikle yurt dışına çıkmamış kadınlar için çok çekicidir.5. Sanatçı: Her kadının ağlayacak bir omuza ihtiyacı vardır ve duyarlı bir sanatçı bu kişilerin başında gelir. Bol triko kazaklar ve düşük bel pantolon giyen yakışıklı bir destekçiye kim hayır diyebilir?6. Köpek sahibi erkek: Köpeğin cinsi ne olursa olsun özellikle 30 yaş üstü kadınlar için bu erkekler dayanılmazdır. Çünkü onlar şefkatli ve sorumluluk almayı bilen erkekler.7. İtfaiyeci: Alevlerle savaşan adam. Hem güçlü, hem de cesur. Üstüne üstlük bir de yakışıklıysa…8. Cerrah: Herhangi bir şeyi bir cerrahtan daha seksi bulacak pek az kadın vardır. Bunun nedeni cerrahların aldıkları zorlu eğitimi hayatı daha iyi yapmak için kullanmalarıdır. Kadınlar yakışıklı bir cerrahta hem zekayı hem güzelliği bir arada bulabilirler.9. Aşçı erkekler: Yemek yapabilme yeteneğinin kadınlar üzerinde inkar edilemez bir etkisi vardır. Mutfakta ne yaptığını bilen bir erkek bir kadını kolayca etkileyebilir. Ne de olsa hiçbir kadın kendisi için hazırlanmış bir akşam yemeğine hayır diyemez.10. Marlboro erkeği: Dar kot pantolonu ve deri çizmeleriyle oldukça vahşi görünür ama aynı zamanda çok romantik ve naziktir. Sert bakışları ve iddialı bir konuşmaları vardır. Çeviren ve Derleyen: Dilayda Pala

Mutlu evlilik için çevre önemlidir

Mutlu ve huzurlu bir iç yaşantı için bizi etkileyen çevrenin, içinde yaşadığımız dünyanın sağlıklı olması önemli. Bunun için de ilk başta toplumun en küçük biriminden başlayıp bireyi yetiştiren aileyi sağlıklı kılmak gerekir.
Eşler birbirini etkiler Aile toplumun en küçük sosyal birimidir. Sosyal olaylar insanın yaşantısını insan da toplumun yapısını şekillendirir, sürekli karşılıklı bir etkileşim vardır. Günlük yaşamın akışı içinde aile içi ilişki ve etkileşimlerde olup bitenlerin her zaman farkında değiliz. Oysa aile üyeleri arasındaki karşılıklı etkileşimler ve çeşitli yaşam olayları bireylerin her birinin ruh sağlığına etki eder. Bireylerden birinin ruh sağlığı ailenin bütününü, ailenin sağlığı da tek tek üyelerinin ruhsal durumunu etkilemektedir. Bu nedenle günlük aile olaylarının altında yatan duyguları ve nedenleri, işleyen kuralları anlamak ailenin ve aileyi oluşturan bireylerin sağlıklı olması için önemlidir ve bazen bu dinamikleri anlamak ve çözmek bir uzman yardımı gerektirir. Aile terapisi ne zaman gerekli olur? Aile içi sorunlar, yaşanan tartışmalar, meydana gelen iletişim kazaları eşleri etkiler. Çiftler bu süreci iyi götürememişlerse eğer artık birbirini duymaz olurlar. Şu iki durumda aile terapisi gerekebilir. Aile üyelerinden birinin ruh sağlığında problem olduğunda.Aile üyeleri arasındaki ilişkide problem olduğunda. Aile terapisinde ne yapılır? Aile terapisinde genel olarak aile ile birey arasındaki etkileşim ele alınır. Üyelerin birbirlerini daha iyi anlaması ve problem çözme becerileri kazanmalarını sağladığımızda aile içi çatışmaları çözmek ve psikolojik problemleri önlemek mümkün olur.Ailedeki sorunlar çiftleri üzer Son yıllarda psikoterapi sürecinde kişinin sadece içsel yaşantısına değil kişiler arası ilişkilerine, etkileşimlerine de önem verilmeye başlanmıştır. Geleneksel yaklaşımlarda kişideki psikolojik sorunlar içsel çatışmalarının dışa vurumu olarak kabul edilir ve terapide bireyin iç yaşantısına odaklanılır. Aile tedavisi yaklaşımında ise tam tersi bir bakış açısı vardır. Aile üyelerinden herhangi birinin sorunu, yaşadığı depresyon, alkol-madde bağımlılığı vb. bir problem ailedeki diğer kişileri de etkiler. Bazen de bireyin problemi aile içi ilişkilerdeki sorunlardan kaynaklanmaktadır. Kişinin yaşadığı problem aileden kaynaklanmasa bile ailedeki diğer kişiler o problemden etkilenmektedir. Başka bir deyişle yaşanan problem çerçevesinde karşılıklı etkileşimler vardır.PROF. DR. NEVZAT TARHAN- UZM. PSK. ÇİĞDEM DEMİRSOY

26 Kasım 2012 Pazartesi

Peeling Formülleri

Ünlü Bitki Bilimi ve Güzellik Uzmanı Suna Dumankayanın kendi kendinize kolayca uygulayabileceğiniz mucize formülleri ile doğal yöntemlerle güzelliğinize güzellik katın.
Cildinizin sağlığı, gençliği ve güzelliğinin ilk koşulu temizlikten geçmektedir. Cildi ölü hücrelerden, biriken yağlardan ve siyah noktalardan arındırmak için derin temizlik yapmalısınız. Bunu da peeling ile gerçekleştirebilirsiniz. Peeling işlemi çok hassas ciltler için sakıncalı olabilir. Bu tipte ciltler için daha yumuşak temizleme yöntemleri tercih edilmelidir. Peeling Formülü IMalzeme:1 tatlı kaşığı mısır unu1 tatlı kaşığı öğütülmüş pirinç1 tatlı kaşığı kil, toz olarak1 tatlı kaşığı nemlendirici kremBir miktar içme suyuUygulama:Mısır unu ve pirinç toz haline gelinceye kadar blendırda parçalanır. 120 derece fırında ısıtılmış, mikrobu alınmış kil, karışıma eklenir. Daha sonra nemlendirici ve su ilav edilip karıştıtılır. (Boza kıvamına gelinceye kadar)Peeling Formülü IIMalzeme:1 kahve fincanı yulaf ezmesi2.5 çay kaşığı bal1 tatlı kaşığı elma sirkesi1/2 tatlı kaşığı sıcak suUygulama:Malzemeler karıştırılır ve cilde uygulanır. Cilde uygulandıktan sonra 15 dakika beklenir ve yumuşak nemli bir bezle ovarak çıkarılır. Bol su ile yıkanmalıdır.Peeling Formülü IIIMalzeme:50 gr. mercimek50 gr. pirinç50 gr. yeşil kil25 gr. kremAz suUygulama:Karıştırılarak cilde veya vücuda uygulanır. Ovarak yavaşça çıkarılır, ardından maske ve E vitamini ile bitirilir. Kese gibi arındırıcı özelliği vardır. Cildinize porsenel bir görünüm kazandırır. Peeling Formülü IVMalzeme:Bir tutam papatyaBir tutam mürver çiçeğiBir tutam at kestanesiBir tutam yeşil kil1/2 lt gül suyu500 gr. mısır unuUygulama:Otlar gül suyunda 5 dakika kaynatıldıktan sonra soğutulur. Başka bir kapta mısır unu ve yeşil kil karıştırılır. Krem haline getirilir. Yüze ve vücuda uygulanıp 15 dakika bekletildikten sonra ovarak çıkarılır.

Açık büfe iftar hasta ediyor

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tamer Tetiker, son günlerde sindirim sistemi rahatsızlıkları şikayetleriyle hastanelere başvuran hasta sayısının arttığını bildirdi.
Prof. Dr. Tetiker, oruç tutmak kadar sağlığı korumanın da bir ibadet olduğunu, bu nedenle vücut metabolizmasının bozulmaması için ramazanda diğer aylara göre sağlıklı beslenmeye daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini belirtti. Önceleri otellerde uygulanan, bugün lokantalarda da yoğunlukla görülen açık büfe uygulamasının, yeme isteğini tetiklediğini vurgulayan Prof. Dr. Tetiker, şunları söyledi:MİDE ŞİKAYETLERİ ARTTI'Açık büfe uygulamasında kişi her yemekten ve tatlıdan tat almak istediğinden, yemenin dozu kaçabiliyor. Buna bağlı olarak son günlerde üniversite hastanesindeki polikliniklerimize sindirim sistemi rahatsızlıkları nedeniyle başvuran hasta sayısında yoğunluk görülüyor. Bu şikayetlerde mide ağrısı, yanma ve batma hissi, hazımsızlık, şişkinlik ilk sıralarda yer alıyor. Vücudun su kaybına bağlı olarak ishal şikayetleri de oldukça fazla. Her polikliniğe günde 8-10 hasta iftarda bilinçsiz beslenme nedeniyle başvuruyor.' Prof. Dr. Tetiker, açık büfenin neden olduğu dezavantajları asgari düzeye indirebilmek için yemeğe bir tabak salata ile başlanması önerisinde bulunarak, 'İlk gıdanın mideye girmesinden 15 dakika sonra mideden beyine tokluk sinyalleri gider. Salatadan sonra sıcak yemeklere geçilmeli. Böylece kişi daha az yiyerek kendini tok hisseder' dedi.Bugün

Çocuğunuzun ayakları yere sağlam basmalı!

Çocuğunuz yürürken hemen yoruluyorsa, sık sık düşüyorsa ve kucak istiyorsa; yere basış şekli problemlidir. Böyle durumlarda doktora gidilmelidir...
Çocuklarda görülen basış bozuklukları çoğu kez, çocuğun naz yapması, kucak istemesi ve yürümekten hoşlanmaması şeklinde yorumlanır. Oysa çocuğunuzun dile getiremediği bazı şikayetleri basış probleminden kaynaklanıyor olabilir. Çocuğunuzda zamanla kalıcı olabilecek bu tür rahatsızlıkların varlığından şüphelendiğinizde, geç kalmadan bir doktora başvurun. İsveç Ayak Sağlığı Uzmanı Kiropodist Özgül İşgör, çocuklarda görülebilecek sorunlarla ilgili bilgi verdi:* Taban düşüklüğü: Ayağınızın tarak bölgesi ile topuk arasındaki çukurluk, olması gerekenden daha düşükse, taban düşüklüğü ya da düztabanlık olarak tanımlanan basış bozukluğu ortaya çıkar. Çocuklarda 2 yaşına kadar bahsi geçen bölge koruyucu yağ tabakasıyla doludur. 2.5 yaşından sonra bu yağ tabakası ortadan kalkar. Bundan sonra ayak izi alındığında, eğer topuk ile tarak kemikleri arasında olması gereken yarım daire benzeri boşluk hala ortaya çıkmadıysa, bir uzmana danışarak taban düşüklüğü açısından araştırma yapılması tavsiye edilir. Ayak tabanında yük taşıma noktalarını değiştiren bu şekil bozukluğu, çocuğunuzda kısa bir yürüyüşün hemen arkasından kucakta taşınma isteğine yol açacak kadar yoğun bir yorgunluğa sebep olabilir.* Taban yüksekliği: Tarak kemikleri ile topuk arasındaki çukur normalden fazla ise bu kez çukur taban oluşur. Ayak izi alınarak bunun derecesi gözlemlenebilir. Bu basış şekli, çocuğun yürürken sık sık düşmesine sebep olabilir.* Parmak ucu yürümesi: Bazı çocuklar ayakkabılı ya da ayakkabısız parmak ucunda yürüme eğilimindedir. Eğer çocuğunuz çoğunlukla parmak ucunda yürüyorsa, hekim görüşü alınmalıdır. Bunun tedavisi için çocuğunuzun tabanlık kullanması gerekebilir.Sabah

Meyve açken, salata yemekten önce yenmeli

Yemekte ve yemekten sonraki 2 saat içinde yenilen meyveler, midede fermantasyona (mayalanma) yol açarak, gıdaları vücuda yük haline getiren asit ve gaz üretimine neden oluyor.
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Türk, vücut için çok önemli bir besin grubu olan meyveleri yeme zamanlamasının sağlık için büyük önem taşıdığını anlattı.Salatanın ana yemekten önce yenmesinin sindirim sistemine sağladığı yararlar gibi, meyvelerin tüketiminin de bir doğru zamanlaması olduğunu dile getiren Türk, bu kurala uyulmaması durumunda vücut için büyük yararı bulunan meyvelerin, yararı şöyle dursun, adeta vücuda ek bir yük oluşturduğuna dikkati çekti.BİR NEVİ MİDEDE ALKOL OLUŞUYORYemekte ve yemekten sonraki 2 saat içinde tüketilen meyvelerin, midede fermantasyona (mayalanma) yol açarak, asit ve gaz üretimine neden olduğunu vurgulayan Türk, şunları kaydetti:'Yemekle birlikte tüketilen meyve, fermante oluyor, midede şişkinliğe neden oluyor, yiyen kişiye rahatsızlık veriyor. Bir nevi midede alkol oluşuyor. Ancak bu dışardan alınan alkolle aynı değil... Bu durum yenen gıdaları besin olmaktan çıkarıyor, vücuda yük haline getiriyor. Yani besinler gıda maddesi özelliğini kaybediyor. Ayrıca meyvenin vücuda sağladığı yararlar da azalmış oluyor. Meyvenin vücuda yararlı olabilmesinin en garanti yolu, açken tüketmektir. Karaciğer başta olmak üzere ilgili tüm organlara, bu asit ve gazı yok edebilmek için normalden daha fazla yük biniyor.'Prof. Dr. Türk, meyvenin vücuda sağladığı katkılardan yararlanılmak isteniyorsa, elma, armut, portakal gibi tüm meyvelerin yemekten en az 2 saat önce ya da yemekten en az 2 saat sonra yenmesi gerektiğini söyledi.SALATAYI, YEMEKTEN ÖNCE TÜKETMEK DOĞRUSalatanın ise yemekten önce yenilmesinin sağlıklı beslenme açısından doğru bir davranış olacağını ifade eden Türk, Batı ülkelerinde salataların hep ana yemekten önce geldiğini, salatada kullanılan sebzelerdeki liflerin mideyi rahatlattığını, bu nedenle salatanın yemekten önce tüketilmesinin tavsiye edildiğini sözlerine ekledi.

Aşk nasıl besleniyor

Aşkı kısa sürede öldürmemek, yıllar boyu sürdürebilmek için neler yapmamız gerekiyor?
Aşk sorumlulukla beslenir!Aşkı yaşarken başka bir uğraşa daha fazla zaman ayırırsanız aşk incinir. Aşk, kendisine zaman ayrılmasını ister, özen ister... Aşk yalnızlığı sevmez, sürprizleri sever. Tüm gününüzü ona ayırdığınız bir günde onun en sevdiği yemeği hazırlayın ve sonra da onun çatal bıçağa dokunmasına izin vermeden her şeyi siz yedirin... Unutmayın, sadece tek bir lokmayı değil, tamamını siz yedireceksiniz...Aşk sevgiyle beslenir!Ona onu ne kadar çok sevdiğinizi her fırsatta söyleyin ve gösterin. Bunu illa ki "seni çok seviyorum, sana deliler gibi aşığım" gibi cümlelerle yapmanız gerekmez. Davranışlarınızla da ona olan sevginizi dile getirebilirsiniz. Ona içinde sadece aşk şarkılarının olduğu bir CD hazırlayın ve üzerine de sevgi dolu bir not ekleyerek paket yapın ve yastığının üzerine bırakın.Aşk özlemle beslenir!Ara sıra olan küçük uzaklıklardan ve onu özlemekten korkmayın. Ondan uzakta geçen zamanlarda aşkınız alevleneceği için birbirinize kavuştuğunuzda daha tutkulu bir aşka yelken açacaksınız... Birbirinizden uzaktayken alın elinize kağıt ve kalemi; ona mektup yazın! e-posta dönemindeyiz, mektup da nereden çıktı demeyin; ona duygularınızı anlatan ve onu ne kadar çok özlediğinizi dile getiren nostaljik bir mektup yazın!Aşk çılgınlıkla beslenir!Aşk çılgınlıklarla beslenir. Aşkın sürekliliğini korumak için çılgınlıklara son vermemeniz gerekir. İçinizdeki çocuksu ruhtan da hiçbir zaman vazgeçmeyin... Belirli aralıklarla bir haftanızı sadece çılgınlıklara ayırın, uçuk kaçık önerileri hayata geçirin... Mesela rafting yapın, paintball oynayın...Aşk kıskançlıkla beslenir!"Olur mu hiç öyle şey?" demeyin. Belirli dozlarda olduğu sürece kıskanmak ve kıskanılmak aşkınızı besler. Kıskançlık, aşka çok uygun bir duygu olduğundan aşkı büyütüp çoğaltma kapasitesine sahiptir. Aşk kıskançlıkla beslenir ama dozunu iyi ayarlamayı unutmayın.Aşk romantizmle beslenir!Romantizm için özel günleri beklemeniz gerekmez. Herhangi bir zaman ve herhangi bir günde ona o kadar romantik yaklaşırsınız ki, ömür boyu o anı unutmaz. Hele aşk hiç unutmaz. Haftada bir gün romantik mum ışığında baş başa bir yemek yiyin ve romantik yemeğinizi tatlı aşk fısıltılarıyla süslemeyi unutmayın!

Özel günlerde nasıl beslenmeli?

Sıradan günlerinizden farklı seyreden özel günleriniz için farklı beslenme yöntemlerini denemelisiniz.
İş yemeği, seyahat, tatiller, geç saatlere kadar süren toplantılar, stresli görüşmeler gibi günümüz insanını hızlı ve fazla yemek temposuna sokan beslenme şekli çağın sorunu fazla kiloların da habercisi. Bu duruma düşmemek için şu yöntemleri hayata geçirmeye dikkat etmelisiniz. Dengeyi kurun: Bazen hata yapabilirsiniz ama bu tüm diyet disiplininizi bozmasın, kaldığınız yerden devam edin. Çok yenen bir iş yemeğinin ardından akşam da fazla yemeyin, dengeyi kurun. Mönüde mutlaka hafif seçenekler vardır, yeter ki seçmesini bilin ve doğru seçim yapmak isteyin. Sofraya aç oturmayın Ara öğünleri atlamayın: Ara öğünler ana öğünler arasında köprü kuracaktır. İş yemeğine çıkarken normal beslenme düzeninizi bozmayın. Az az, sık sık beslenme kuralına devam edin. Yine iş seyahatlerinde yanınızda küçük ara öğünler yapabileceğiniz alternatifler bulundurun. Açık büfelerde açgözlülük yapmayın: Önce salata bölümünü ziyaret edin, hafif çorba alternatifleri mevcutsa bir kepçe çorbayla başlangıç yapın ve ardından ızgara balık, tavuk veya yağsız kırmızı et eşliğinde kocaman salatanızı afiyetle yiyin. Tatlı reyonuna da uğramayın. Yavaş ve iyi çiğneyerek yemek yiyin: Doygunluk hissinin anlaşılması için olduğu kadar sindirime yardımcı olması için de iyice çiğneyerek yavaş beslenmek çok önemlidir. Alışkanlık haline gelebilmesi için her lokmadan sonra çatalı masaya bırakmaya gayret etmeli, stresten uzak bir yeme ortamı hazırlamalı, yavaş olmak konusunda kendinize telkinde bulunmalısınız. Kontrollü için: Alkol genel sağlık kadar kilo kontrolünde de önemlidir. İçki içme durumunda kaldığınız ortamlarda kendinizi bir kadehle sınırlandırın. İçecek sipariş ederken en doğru seçeneklerin su, soda, sebze suları olduğunu unutmayın. Bol bol su için Günlük hareketinizi artırın: Toplantı aralarında açık havada kısa yürüyüşler yapmaya, otelde kalıyorsanız cimnastik salonunu kullanmaya, yine kısa yürüyüşlerle güne başlamaya gayret edin. Isırıklarınızı sayın: Canınızın gerçekten istediği bir yemekten tadın ama en fazla üç ısırık alacağınıza söz vererek yemeye başlayın. Göreceksiniz ki yeterli gelecek. Önemli olan tadım, doymak değil. Duygusal yiyici olmayın: Duygusal açlığınızı yemekle doyurmaya çalışmayın. Yemek yemeyi fizyolojik gereksinimlerin karşılanması olarak görmeli, zevk almayı bilmeli ama sadece keyif için yememeye de dikkat etmelisiniz. Su içmeyi unutmayın: Seyahat sırasında, toplantılarda, tatilde su tüketimini kontrollü tutmaya gayret edin. Günlük iki litre sıvı alımını ihmal etmeyin. Çay, kahve ikramlarına bitki çaylarıyla eşlik etmeye çalışın. Taylan Kümeli / Milliyet

Besin zehirlenmesine dikkat

Bulantı, karın ağrısı, kusma, ateş gibi şikâyetlerle kendini gösteren zehirlenmelere neden olan gıdanın alınması ve belirtilerin ortaya çıkması arasındaki süre etkene göre değişir.
Besin zehirlenmeleri, mikroorganizmalar ve toksinlerin veya çeşitli kimyasal maddelerle kontamine yiyeceklerin yenmesiyle oluşan ve etkene göre çok değişik belirti ve bulgular gösterebilen klinik bir durum. Son üç gün içinde aynı besin maddelerinden yemiş, birden fazla kişide de benzer belirtiler görüldüğünde besin zehirlenmesi akla gelmelidir. Besinin alınması ile belirtilerin çıkması arasındaki süre etkene göre de değişir. VKV Amerikan Hastanesi’nden Dr. Arzu Özgeneci besin zehirlenmeleri konusunda bilgi verdi.1) 1 - 6 saat içinde başlayan bulantı ve kusma: Bu kadar kısa sürede çıkan zehirlenmeler genellikle toksinlere bağlıdır ve toksin besin üzerinde sentez edilmiştir. Etken mikroorganizmalar; S. Aureus ve Bacillus Cereus’tur. Bu tip zehirlenmede kusma, ishal, karın ağrısı tipiktir. Ateş genellikle yoktur. Toksin ile gastrointestinal sistemin etkileşimi ve toksin uyarısının sinirlerle kusma merkezine ulaşması karın ağrısı ve kusmaya neden olur. Hangi besinlerde bulunur?Staph Aureus; kümes hayvanları, yumurta, pastalar, etler, konserveler Bacillus Cereus; Pirinç, tahıllı yiyecekler, sebzeler.2) 8 - 16 saat içinde başlayan karın ağrısı ve ishal: Nedeninin; clastridium perfringies olduğu düşünülür. İshal ince karın ağrısı belirgin olup, ateş ve kusma az görülür. Belirtiler 24 saat içinde görülür.Hangi besinlerde var?Biftek, soslar, konserveler, kümes hayvanları, ısıtılmamış et.3)16- 48 saat içinde başlayan karın ağrısı: Salmonello, Shizella, E. Coli, Vibriolar neden olur. Doku İnvazyonu nedeniyle, dışkıda kan ve lökosit olabilir. Diğere besin zehirlenmelerinden farklı olarak ateş sık görülür. Belirtiler bir haftada sonlanır.Hangi besinlerede bulunur?Salmonello; kümes hayvanları, çikolata, kurutulmuş yiyecekler, süt ürünleri, yumurta.Shizella; yazın sık olur, yumurta ve yeşil salatalıklar .E. Coli; yaz ve sonbaharda sık olup, hamburger ve çiğ sütte.Vibrio; Kabuklu deniz ürünlerinde bulunur.4)16 - 72 saat içinde başlayan karın ağrısı ve sulu ishal: En sık etkeni; E. Coli, Vibriocholera ve Vibrio pashemolitizus’dur. Bol ishal, karın ağrısı ve kusma olur. Kusma sıktır ve belirtiler 24-48 saatte kaybolur.5)18 - 36 saat içinde başlayan bulantı, kusma, ishal, paralizi: Etken, Clostridium’dur. Uygun hazırlanmamış yiyeceklerde nönotoksinlerle oluşur. Bulantı, kusma, ishal, gibi belirtiler olunca akla gelmelidir. Nörolojik belirtiler geliştiğinde kabızlık görülür. Hangi besinlerde bulunur?Clostridium Botulinum; sebzeler, meyveler, bal, balık, püre ve konservelerde bulunur. Nörotoksin tek başına hastalık yapabilir. Kimyasal maddelere bağlı besin zehirlenmeleri de sık görülür. Bakır, çinko, kalay kadmiyum gibi ağır metallerin besin maddelerine karışmasına bağlı zehirlenmeler olabilir. Bulantı, kusma ve karın ağrısı gibi belirtiler 2 3 saatte geçer. Gıda zehirlenmelerinde tanı nasıl konur?Öykü, inkübasyon süresi ve klinik bulgularla şüphelenilen etken uygun örneklerin laboratuvara gönderilmesi ile saptanabilir. Gönderilecek örnekler; şüphelenilen etkene göre değişirse de kusmuk, goita, yiyecek ve serum örneklerinin birlikte gönderilmesi en uygundur.TEDAVİ:Destekleyici tedavi yapılır.1) Sadece gastroinlesinal belirtiler varsa; antibiyotik gereksizdir.2) İshal varsa; ağızdan ve/veya damardan sıvı verilir. 3) İshal kesici ilaçlardan kaçınılmalıdır.4) Temizliğe önem verilmelidir.5) İshalli kişilerin gıdaları ellememesi gerekir.KORUNMA:1) Besinler hazırlanırken yeteri kadar ısıtılmalıdır. 2) Pişirildikten sonra bir saat içinde yenmelidir.3) Depolanacak besinler en kısa zamanda soğutulmalı (1-1,5 saatten önce) ve saklanacak yerin sıcaklığı 4 dereceden az olamalıdır.4) Küçük miktar yiyecekler yeniden ısıtıldığında kaynama noktasına kadar ısıtılmalıdır.5) Mutfak ve depoların temizliği sağlanmalıdır.6) Hayvanların beslenmesi, bitkilerin yetiştirilmesi, ve hiketiziye ulaşıncaya kadar olan devrede kontaminasyon önlenmelidir.7) Özellikle toplu yemek veren yerlerdeki aşçılar ve personel eğitilmelidir.8) Kontamine yiyaeceklerin hemen toplanması için piyasa kontrolü yapılmalıdır.9) Epidemiler (salgınlar) erken tanımlanarak gerekli önlemler alınmalıdır.10) Pişirildikten sonra besinlerin yeniden kontamine olması önlenmelidir.Milliyet

Doğum kontrol yöntemleri

Doğum kontrol hapları, minihap, rahim içi araç (RİA), depo-provera ve sterilizasyon (tüplerin bağlanması) hakkında ne kadar bilgi sahibisiniz?
Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. İbrahim Sözen, doğum kontrol yöntemleri ile ilgili bilgi verdi.DOĞUM KONTROL HAPLARIDoğum kontrol hapları bebeklerini emziren kadınların sütlerinin gelmesini başlangıçta miktar ve kalite yönünden olumsuz etkileyebilir. Günümüzde kullanılan düşük hormon dozlu haplarda bu etki daha da azdır. Hap kullanan kadınların süt verim süreleri bu hapları kullanmayan kadınlara göre daha kısa olarak tesbit edilmiştir. Buna karşın doğum kontrol hapı kullanan annelerinden süt emen bebekler üzerinde hastalık, zeka veya psikolojik bozukluk açısından hiçbir olumsuz etkiye rastlanılmamıştır.Halk arasında anne sütüyle emzirmenin bir çeşit doğum kontrol yöntemi olduğu bilimsel olarak da kanıtlanmış bir doğrudur. Ancak bu koruyuculuk sadece tam emziren, yani düzenli aralıklarla (4-6 saatte bir) gece dahil emziren ve bebeklerine ek besin vermeyen annelerde ve ilk 6 ay için geçerlidir. Bu koşullarda emzirmenin gebeliğe karşı koruyuculuğu doğum kontrol haplarınınkine (% 98) yaklaşmaktadır. En güvenilir koruyuculuk yukarda sözü edilen koşullarda emzirmenin ilk 10 haftasında görülür. Bebeğin emme gücünün ve sıklığının azalması emzirmenin koruyuculuk etkisini azaltır.Doğum sonrası kullanılacak doğum kontrol haplarının düşük doz östrojen (20 microgram) içeren olmasına dikkat edilmelidir. Emziren kadınlar bu haplara doğumu izleyen 6. haftadan sonra, emzirmeyen kadınlar ise 3. haftadan sonra başlayabilirler. Emziren kadınlarda doğum kontrol haplarının alımından sonra süt miktarında önemli bir azalma görülürse, başka bir korunma yöntemine geçmek düşünülmelidir. 35 yaşın üzerinde sigara içen hanımlarda bu hapları olası yan etkileri nedeniyle kullanmamaktayız. 12 haftadan önce gerçekleşen düşük veya gebelik sonlandırmasından hemen sonra, daha büyük gebeliklerin düşük ve sonlandırılmasından da 2 hafta sonra doğum kontrol haplarına başlanabilir. Bu haplar yumurtalık ve rahim kanserine karşı koruyucu özelliktedirler.MİNİHAPBunlar sadece progesteron hormonu içerip diğer doğum kontrol haplarında bulunan östrojen hormonu içermeyen doğum kontrol haplarıdır. Bu haplar özellikle bebeklerini emziren anneler için idealdir. Çünkü diğer doğum kontrol haplarında görülmesi olası olan süt miktarında azalma gibi bir yan etkiye sahip değildirler. Tam tersi az da olsa anne sütünün daha uzun süre verilmesini sağlayıcı bir etkisi olduğu saptanmıştır. Bu hapların gebeliğe karşı koruyucu olabilmesi için her gün mutlaka aynı satte alınması gerekir. Bu haplar ülkemizde şu an için üretilmemektedir.RAHİM İÇİ ARAÇ (RİA)Günümüzde kullanılan RİA’lar T şeklinde ve üstünde bakır içeren bir yapıdadır. Bu küçük ve elastiki araç rutin bir jinekolojik muayene sırasında ağrısız bir şekilde rahime yerleştirilir. 10 yıl süreyle rahim içinde kalabilir. Burada yarattığı ortam, hem spermleri öldürücü hem de eğer sperm yumurta ile birleşmişse, oluşan embriyonun rahime tutunmasını engelleyici niteliktedir. Bu şekilde gebeliğe karşı koruma sağlar. Bunların daha yeni piyasaya çıkan bir türü hormon salgılayan RİA’lardır. Bunların ek avantajı adet kanamaları sırasında kaybedilen kan miktarını azaltmasıdır. Hormon salgılayan RİA 5 yıl rahimde kalabilir. RİA’ların gebeliğe karşı koruyuculuğu % 97 civarındadır. Doğumu izleyen 6. haftadan itibaren takılabilir. % 10-15 civarında vakada ağrı veya kanama artması veya düzensizliği gibi yakınmalar nedeniyle ilk yıl içinde çıkartılma oranı vardır.DEPO-PROVERAProgesteron hormonu içeren ve 3 ayda bir kastan yapılan bir enjeksiyon (iğne) olan depo-provera gebeliğe karşı % 99’a varan bir koruma sağlar. Emzirme sırasında emzirmeye olumsuz etkisi olmadığından rahatlıkla kullanılabilir. Doğumu izleyen 3. günden itibaren verilebilir. Hergün hap almayı unutan bayanlar için idealdir. 35 yaşın üzerinde sigara içen bayanlarda da östrojen içeren doğum kontrol hapları kullanılmadığından, depo-provera kullanımı önerilmektedir. Nadiren bazı kadınlarda düzensiz adet kanamasına neden olur. Ancak bu genellikle kullanımın sadece ilk yılında görülür. Uzun vadede adet kanamaları depo-provera’nın kullanıldığı süre içinde geçici olarak kesilir. Bu tehlikeli bir durum değildir, tam tersine birçok bayan için adet kanamalarından geçici olarak kurtulmak tercih edilen bir durumdur.STERİLİZASYON (TÜPLERİN BAĞLANMASI)Gebeliğe karşı % 97- 99 koruyucu olan bu yöntemde bir küçük operasyon ile hastanın tüpleri sperm ve yumurtayı içinden geçiremez duruma getirilir. Bu geriye dönüşü çok olanaklı olmayan kesin bir çözümdür. Bu nedenle bu yöntem başvurmadan önce çok iyi düşünmek gerekir. Genellikle 30 yaşın üzerinde ve istediği çocuk sayısını tamamlamış bayanlar için önerilir. En başarılı olan şekli sezeryan ameliyatı sırasında ya da normal doğumu izleyen ilk 24 saat içinde yapılan tüpleri kesip bağlama yöntemidir. İlk 24 saat içinde yapılan yöntemde göbekbağının heme altından 3 cm eninde küçük bir kesi ile uygulanır. Alternatif olarak laporoskopik (küçük kesilerle kapalı ameliyat) yöntemle doğumu izleyen 6. haftadan itibaren tüpler yakılabilir veya bir klip uygulayarak sıkıştırılıp kapatılabilir. Klip yönteminin başarısı diğerlerine göre biraz daha azdır, ancak hastanın ileride kararını değiştirip tüplerini açtırmak istemesi durumunda yeniden gebe kalınması açısından en fazla şansa sahip olan yöntemdir.NTVMSNBC

Bir dakika yeter!

Kanser, fazla kilolar, kolesterol, diyabet ve daha bir çok sağlık problemini önlemek elinizde! Yapmanız gereken tek şey önerilerimize kulak vermek.
Kanserle savaşmak için: Meyveleri kabuğu ile yiyin. Kabuğa yakın olan bölgelerde çok daha fazla besleyici ve faydalı madde bulunur. Yakın zamanda yapılan bir laboratuvar deneyinde kırmızı elmanın kabuğundaki bir düzineden fazla kimyasal bileşiğin meme, karaciğer ve kolon kanseri hücrelerinin büyümelerini engellediği görüldü. Elmayı iyice yıkayın ve kabuğu ile birlikte tüketin. Kolesterol ile mücadele için: Salatanızın üzerine ceviz serpin veya ara öğün olarak tüketin. Araştırmalar, hergün ceviz tüketimiyle total kolesterol ve LDL (kötü) kolesterolde düşüş olduğunu bildiriyor. Bu da kalp hastalığı riskinde önemli azalma demektir. Kilo kontrolü için: Şeker yerine kuru meyve kullanın. Canınız tatlı istediğinde kuru meyve seçin evde komposto ve hoşaflar hazırlayın. Ayrıca kek ve kurabiyelerde de şeker miktarını azaltıp meyve ile destekleyebilirsiniz. Haftada bir-iki yumurta yiyin: Araştırmalar yumurtanın karotenoidler için havuç gibi iyi bir kaynak olduğunu gösteriyor. Yumurtadaki lutein ve zeaxanthin önemli karotenoidlerdir. Günde bir yumurta yemek kandaki lutein seviyesini yüzde 26, zeaxanthin seviyesini ise yüzde 38 artırıyor. Kolesterol veya trigliserid seviyelerinde ise çok fazla fark yaratmıyor. Sıcak içeceklerinizde şeker kullanma alışkanlığınızdan vazgeçin: Bir küp şeker 20 kalori enerji verir. Günde 10 şeker 200 kalori enerji almanıza sebep olur. Hergün bu 200 kaloriden vazgeçmeniz, vücut ağırlığınızın yılda 9 - 10 kilo azalmasını sağlar. Tam tahılları seçin: Beyaz pirinç, beyaz un yerine bulgur ve tam tahıldan yapılmış ekmekleri tercih edin. Dolma ve sarmalarda çorbalarınızda pirinç yerine deneyin. Hem lezzetli hem de sağlıklı bir seçim yapmış olursunuz. Üstelik bu besinler uzun süre midede kaldıkları ve lif içerdikleri için sizi daha da uzun süre tok tutarlar. İştahınızı salatayla kontrol edin: Kilo kontrolünde salata yardımcıdır. Kilo kontrol koruma stratejisine göre, beslenmeciler düzenli bir fiziksel aktivite ile beraber porsiyon miktarının azaltılmasının alınan kaloriyi azaltacağını kabul etmişlerdir. Penisylvania Üniversitesi’nin araştırmalarına göre salatayı yemekten önce tüketmek kişinin yemek miktarına önemli etkisi var. 42 kadın üzerinde yapılan çalışma sonuçlarına göre salatayı yemek öncesi tüketen kadınlar, tüketmeyenlerle kıyaslandığında, ilk grubun yemek alımında yüzde 12 azalma olduğu gözlemlendi. Araştırma sonuçlarına göre yemekten önce düşük kalorili salata tercih etmek kilo kontrolünde etkili bir stratejidir. Ne kadar renkli o kadar iyi Her gün aynı salatayı yemekten sıkıldınız mı? Değişik sebze ve meyve çeşitleriyle salatanızı renklendirin ve besin değerini artırın. Hatta salatayı iyileştirici gücü olan bir karışım haline bile getirebilirsiniz. Size pratik bazı öneriler; ne kadar renkli o kadar iyi. Renklendirin: Salataya ekleyeceğiniz domates, brokoli, havuç, kırmızı biber, yeşil biber ve pancar kansere karşı korur.Tatlandırın: Mandalina, portakal dilimleri, dilimlenmiş çilek, doğranmış elma, kurutulmuş meyveler ekleyin, damak tadınızı geliştirin.Kalbe yararlı bir şekle getirin: Dilimlenmiş yağsız peynir, yağsız tavuk veya hindi, ton balığı, tofu peyniri, haşlanmış mercimek ekleyerek salatayı daha sağlıklı hale getirin ve öğün yerine tüketin.Kıtır ekleyin yeme sürenizi uzatın: Fırınlanmış kıtır ekmek parçaları, badem, yer fıstığı, fındık çekirdek, ceviz ekleyerek çiğneme sürenizi uzatabilirsiniz. Bu da beyne doya sinyali gitmesini sağlar.Aroma ekleyin lezzeti artırın: Baharat ekleyin, salata sosunun hafif olması için zeytinyağ, sirke, yoğurt ve kekik ile nane, pul biber gibi baharatlar, çeşniler kullanın. Biraz hardal da olabilir ama mayonezden uzak durun. Daha fazla C vitamini tüketin 1300’den fazla yetişkinin yeme alışkanlıklarının dokuz yıl boyunca incelendiği bir çalışmada katılımcıların akciğer fonksiyonları araştırma öncesinde ve sonrasında ölçüldü. Sonuçlar gösteriyor ki C vitaminini fazla tüketen bireylerin akciğer fonksiyonları tüketmeyen bireylere göre daha iyi. C vitamininden zengin besinler, soluk alma problemlerine de iyi gelebilir. Vitamin C içeren portakal, üzüm, biber, brokoli, çilek gibi besinleri daha fazla tüketin. Dilara Koçak, Milliyet

Depresyonu yiyeceklerle yen!

Omega 3 yağ asitleri açısından zengin yiyecekleri de depresyona yardımcı olabilecek yiyecekler listesine dahil etmek önemlidir.
Depresyon yiyeceklerle azaltılabilir mi? Yiyecekle depresyon arasında bağlantı kurulabilse de depresyon ve duygu durum bozukluklarında yemek önerileri yapmak zor çünkü bu tip durumlar söz konusu olunca altta yatan birçok neden olabilir. Bazı istatistikler ABD’deki yetişkin nüfusun yüzde 10’una yakınında düzenli depresyon belirtileri olduğunu gösteriyor. Bu kadar yaygın olan bir sorunda altta yatan birçok neden bulmak normal, bu sebeple sadece yiyeceklere bağlamak mümkün değil. Duyguya bağlı yemek yeme sendromundan kurtulmanın en önemli anahtarı farkındalıktır. Bunu kazanmak için kişinin kendini tanıması, hangi duyguların yemek yeme ihtiyacına sebep olduğunu anlaması gerekir. Kan şekeri ve insülin dengesizliğinin depresyon etkisine dair kanıtlar var, bu yüzden bazı çalışmalar, işlenmiş yiyecek ve rafine şekerin azaltılmasının yararlarını gösterir. Aynı şekilde, 5 -6 defada az ve sık yemek üç büyük öğün yaklaşımından çok işe yaramaktadır. Protein alımı önemli “Alerjik depresyon” fikri de çelişkili sonuçlarla incelenmiştir. Herhangi bir yiyeceğe karşı alerjiniz saptanmışsa daha fazla araştırmakta fayda var. Çünkü kan şekerinin dengesizliği uyku hali, isteksizlik, huzursuzluk veya alerjiden kaynaklanan benzer şikayetler depresyon belirtileri ile karışabilir. B vitamini ve depresyonla ilgili yapılan klinik çalışmalar, yiyecekten çok suplemanlar üzerinde duruyor, ama yine yemeklerde yapılan değişiklikler de faydalı olacaktır. Üzüntü ve can sıkıntısı durumunda B vitamini kaynağı karbonhidratların aşırı tüketilme isteğini de unutmamak lazım. Ancak bu noktada rafine edilmiş ve yüksek şeker içeren karbonhidrat yerine tam tahıldan yapılmış yağ ve şeker oranı düşük seçimler daha doğru. Depresyon durumunda Folat, B6, B12 ve kolin gibi B vitaminleri açısından zengin yiyeceklerin tüketimini artırmak faydalı olabilir. Yeterli nitelikte protein alımı depresyondan çıkarken önemlidir çünkü proteindeki amino asitlere akıl sağlığının bu yönüne dahil olan sinir sistemi mesajlaşma moleküllerinin yapımında ihtiyaç vardır. Protein tüketimini gün içine yaymak ve her öğünde 5 -10 gr protein eklemek faydalı olabilir. Muzun yanında süt Omega 3 yağ asitleri açısından zengin yiyecekleri de depresyona yardımcı olabilecek yiyecekler listesine dahil etmek önemlidir. Çikolata ve muz da mutluluk hissi uyandıran yiyeceklerdir. Bu noktada miktar ve onlara eşlik eden diğer yiyecekler önemlidir. Çikolatayı bitter tercih etmek, muzun yanına süt veya ceviz eklemek daha iyi olur. Hatırlayın ki temiz hava, endişeler ve üzüntüler vs. de depresyonunuzda beslenmeniz kadar veya daha fazla etkilidir. Beslenmenizle ilgili denemeler yapmanız ve neyin size daha iyi geldiğini araştırmanız önemli olsa da kendinizi aşırı depresif hissediyorsanız mutlaka hekime danışın. Depresyonu yiyeceklerle tedavi etme fikri çok iddialı bir yaklaşım olmakla birlikte yediğiniz besinleri yeterli ve dengeli beslenme çerçevesinde düzenle-yemediğiniz durumda fazla kilolar da bu mutsuzluğu artırabilir. Eğer kendinizi kötü hissettiğinizde gereğinden fazla yediğinizi düşünüyorsanız duygusal açlık ve gerçek açlığı ayırt edemiyorsanız aşağıdaki önerilere kulak verin Başa çıkmak için: 1. Yemek günlüğü tutun. Ne zaman ne yediğinizi, yemeyi canınızın çektiği sıradaki duygunuzu da yazın. 2. Duygularınızı ve düşüncelerinizi rahatça yazıya dökebileceğiniz bir zaman dilimi ayırın kendinize. 3. Arkadaşlarınızla ve/veya ailenizle daha çok zaman geçirin. Onlarla konuşun, paylaşın. 4. Kendinize zaman ayırın. Meditasyon veya başka bir aktiviteyi her gün veya iki günde bir tekrarlayın. 5. Spor yapın. Spor yapınca kendinizi ne kadar iyi hissettiğinizi ve çikolata istemediğinizi göreceksiniz. 6. Buzdolabı (veya erzak dolabı, ilk yöneldiğiniz hangisiyse) kapısına kendinize hatırlatma niteliğinde bir yazı asın. 7. Telefonunuzu daha çok kullanın. Canınız yemek istediğinde bir arkadaşınızla o sıradaki hislerinizi paylaşın. Bakalım aklınızda hâlâ yemek olacak mı?8. Evde sizi kışkırtan yiyecekleri bulundurmayın. Yemesem de bulunsun diyerek onları satın almak, yemek için yaptığınız hazırlığın ilk adımıdır! Dilara Koçak, Milliyet

Glutensiz kahvaltı

Gıda hassasiyeti olanlar, çölyak hastaları, çocuk hekimleri ve gastroenterologları hedefleyen glütensiz kahvaltı tarifleri, yemek pişirmeyi seven herkese farklı seçenekler sunuyor.
Aslıhan Koruyan Sabancı’nın iki yıl süren yoğun çalışma sonucunda kaleme aldığı ‘Glütensiz Gurme Lezzetler’, Türk mutfağı üzerine hazırlanan ve besin analizleri içeren dünyada ve Türkiye’deki ilk glütensiz yemek kitabı. NTV Yayınları’ndan çıkan kitabı hazırlarken birçok soruya yanıt aradığını belirten Sabancı, “Örneğin Çölyak hastalığı, glüten alerjisi ve glüten duyarlılığı arasındaki farklar nedir? Bu hastalıkların belirtileri, tedavi yöntemleri nedir? Glüten içeren gıda maddelerinin bir listesi var mı? Gıda hassasiyetini yenmek için sağlıklı bir bağışıklık sistemi nasıl oluşturulabilir? Tariflerim ve kullandığım gıda malzemeleri sağlıklı beslenmeyi ne kadar destekliyor? Bunların yanıtlarını uzmanlar aracılığıyla buldum ve okuyucularıma sunuyorum” diyor. Besin duyarlılığı olduğunu öğrenince kolları sıvayan ve glütensiz yemek tariflerini araştıran Sabancı’nın birikimini paylaştığı kitabından derlediğimiz yazı dizimize kahvaltı tarifleriyle başlıyoruz.ÇÖLYATAK HASTALIĞI iLE SAVAŞI KAZANINGlüten, özellikle buğday gibi tahıllarda bulunan bir protein grubudur. Buğday; başta çavdar, arpa, yulaf olmak üzere diğer hububat tahıllarıyla da yakından ilgilidir ve bu nedenle bu tahıllar da glüten içerir. Son yıllarda sıkça duyulan çölyak hastalığına sahip kişiler, glüten içeren gıda yediklerinde, bağışıklık sistemleri ince bağırsağa zarar verir ve vücudun bağışıklık sisteminde hasara neden olur.SADE PANKEK Malzemeler 6 KİŞİLİKl 2 yumurta l 1/2 su bardağı mısır unul 1/4 su bardağı pirinç unu l 1/2 su bardağı kaymak l 1/2 yemek kaşığı kabartma tozul 2 yemek kaşığı toz şeker l 6 yemek kaşığı Akçaağaç şurubul 2 yemek kaşığı tereyağıHazırlanışıYumurta, toz şeker, bir yemek kaşığı eritilmiş tereyağı ve kaymağı bir kasede kabarıncaya kadar çırpın. Karışıma; pirinç unu, mısır unu ve kabartma tozu ekleyin. Tavayı fındık büyüklüğündeki tereyağıyla yağlayın. Karışımdan bir az alarak tavanıza 10-15 cm çaplı bir pankek oluşturacak şekilde dökün. Pankeki üzerinde küçük baloncuklar oluşuncaya kadar orta hararetli ısıda pişirin, sonra diğer yüzünü çevirin. Pankekin lastik gibi olmaması için devamlı ters yüz etmekten kaçının. Akçaağaç şurubu, taze dağ meyveleri, bal ya da dondurmayla servis yapın.MEKSiKA USULÜ AVOKADO PÜRESiMalzemeler 6 KİŞİLİKl 2 orta boy avokadol 2 orta boy domatesl 1 küçük boy kuru soğanl 1 diş sarmısakl 1/2 limonun suyul 1/2 demet taze kişniş yaprağı l 1 tatlı kaşığı tuzl 3 yemek kaşığı zeytinyağıHazırlanışıSoğan ve sarmısağı çok ince, küçük küpler şeklinde doğrayıp karıştırın. Önce domatesleri, daha sonra da avokadoları küçük küpler şeklinde doğrayarak soğan ve sarmısağı ilave edin.Üzerine doğranmış kişniş yaprağını, limon suyunu, tuz ve zeytinyağını ilave edip tüm malzemeyi çatalla hafifçe ezerek karıştırdıktan sonra servis edin.AKDENiZ OMLETi;Malzemeler 6 KİŞİLİKl 6 yumurta l 6 adet siyah zeytinl 6 adet yeşil zeytin l 2 orta boy domatesl 2 adet çarliston biber l 90 gr. (6 ince dilim) hellim peyniri l 1/4 demet taze fesleğenl 1/4 demet sapları ayıklanmış taze maydanozl 1/2 tatlı kaşığı tuz l 2 yemek kaşığı zeytinyağıHazırlanışıBiberleri, domatesleri ve hellim peynirini küçük küpler halinde doğrayın.Biberleri yapışmaz bir tavada zeytinyağıyla biraz yumuşayıncaya kadar kavurun.Domatesleri ekleyip yumuşayıncaya kadar pişirin. Hellim peynirini ilave edin. Yumurtaları sarıları bütün kalacak şekilde peynir ve domateslerin arasına kırın.Zeytinlerin çekirdeklerini çıkartıp ikiye bölerek omletin üzerine yerleştirin.Tavanın kapağını kapatıp yumurtaları istediğiniz kıvama gelinceye kadar pişirin.İnce ince doğradığınız maydanoz, fesleğen ve tuzu omletin üzerine serpiştirin.KEÇi PEYNiRLi VE ISPANAKLI OMLETMalzemeler 6 KİŞİLİKl 6 yumurta l 250 gr. yıkanmış, ayıklanmış kuzu ıspanak l 90 gr. (6 ince dilim) keçi peyniri l 1 küçük boy kuru soğan l 1 diş sarmısak l 1 yemek kaşığı dolmalık fıstık l 1 tatlı kaşığı toz şeker l 1 tatlı kaşığı tuz l 4-5 yemek kaşığı zeytinyağıHazırlanışıKüçük küpler şeklinde doğradığınız soğanı, sarmısağı ve dolmalık fıstığı yapışmaz bir tavada bir yemek kaşığı zeytinyağı ve toz şekerle pembeleşinceye kadar kavurun. Üzerine doğranmış ıspanağı ekleyin, birlikte 1- 2 dakika çevirin. Keçi peynirini bu karışıma ekleyip altı porsiyona ayırın.Yumurtalardan birini biraz tuzla çırpın, yapışmaz tavada yarım tatlı kaşığı zeytinyağıyla ters yüz ederek pişirin. Yumurta pişerken üzerine keçi peynirli karışımın bir porsiyonunu koyun ve omleti ikiye katlayın. Bu işlemi diğer beş yumurta ve keçi peynirli karışımla tekrarlayın, sıcak servis yapın.

25 Kasım 2012 Pazar

Şarap, etin kanser yapıcı etkisini azaltıyor

Kırmızı etle birlikte içilen kırmızı şarap, etin kanser yapıcı özelliklerini ortadan kaldırıyor...
Daha önce yapılan araştırmalarda kırmızı şarabın kalp üzerindeki yararlı etkisi ortaya konulmuştu. Ancak Kudüs Musevi üniversitesinde yapılan araştırmada, şarabın belli bir gıdayla birleştiğinde gösterdiği etkiye bakıldı.Daily Mail’in internet sitesindeki habere göre, araştırmacılar fareler üzerinde yaptıkları deneyde, bir grup fareyi sadece etle beslerken diğer bir gruba kırmızı şarap özü zerk edilmiş et verdiler.Yapılan testlerde, ete şarap eklemenin, yağlı etin midede çözülmesi sırasında ortaya çıkan iki zehirli kimyasalın etkisini büyük ölçüde azalttığı görüldü.Yağlı etin midedeki sindirimi sırasında ortaya çıkan kimyasalların, aralarında kanser, damar sorunları ve diabetin de bulunduğu bazı hastalıklarda etkili olduğu biliniyor.Bilim adamları, midenin, kırmızı şarabın sağlığa yararlı özelliğinin etin bazı olumsuz etkilerini nötralize eden bir “bioreaktör” gibi işlev görebildiğini düşünüyor.Şarabın yararlı etkisinin, vücuttaki hücrelerin tahrip olmasını önleyen güçlü antioksidanlar olan “polifenollerden” geldiği belirtildi.Daha önce yapılan araştırmalar da, günde yarım bardak kırmızı şarabın kalp krizi riskini önemli ölçüde azalttığı belirtilmişti.Araştırma, Journal of Agricultural and Food Chemistry dergisinde yayımlandı.Kaynak: AA

Sinirlerinize hakim olun!

İş ve özel hayatınızda sinirlerinize hakim olmanız sizi yormaz ve daha başarılı kılar. Diyelim ki, öfkenize yenilip kendinizi kaybetmek üzeresiniz o halde hemen aklınıza bunlar gelsin.
1- E-posta, twitter ve SMS’lerden uzak durun. Sonradan pişman olacağın ız şeyler yazmayın.2- Öfkenizi azaltmak için derin nefes alın, gerekirse 5 dakika dışarı çıkıp temiz hava alın.3- Öfkenizi artıran ve sizi sakinleştiren şeyleri bilin. Bu durumda sakinleştiren şeyleri yapın.4- Ses tonunuza dikkat edin. Öfkeliyken bile bunu sesinize yansıtmayın.5- Tartışmada kazanmayı amaç edinmeyin.haklıysanız bunu sakince kanıtlamaya çalışın veya özür dilemeyi bilin.6- Öfkelendiğinizde ortamdan uzaklaşın, öfkenizin azalması için yürüyün.7- Duygularınızı yazın. Beş dakika geçtikten sonra okuyun. Haklı ve haksız yönlerinizi daha iyi göreceksiniz.8- Sadece sebebe odaklanın. Tarışırken neden tartıştığınızı unutmayın, başka konulara geçmeyin. 9- Uzlaşmacı olun. Öfke nedeniyle tartışıyorsanız, sonrasında karşınızdaki kişiyle uzlaşma yolları arayın.10- Çoğu zaman haksız bir şekilde öfkeleniyorsanız yardım almaktan çekinmeyin.

Zone Diyeti

Amerikalılar, şimdilerde yiyerek zayıflıyor, dengeli beslenerek ömür uzatıyor! Nasıl mı, tezlere konu olan mucizevi ‘Zone diyeti’ ile…
Kilo vermek ya da hep aynı kiloda kalmak isteyenler, müjde… Aç kalmadan, sağlığınızı bozmadan bunları yapabilmek, Amerika’da bir çılgınlık haline gelen ‘Zone diyeti’ile artık mümkün. Her şey aynı zamanda bir beslenme uzmanı da olan Doktor Barry Sears’ın ‘Zone’ kavramını ortaya atmasıyla başladı. Sears, diyet önerilerini ve başarısını 15 kitaptan oluşan bir seride topladı. Şimdilerde Amerikan sosyetesi Zone kurallarına göre yaşıyor ve besleniyor. Zone menüsü veren restoranların sayısı da hızla artıyor.İşin sırrı dengedeZone’un temelinde, ‘yediğiniz yemeğin, aldığınız ilaç kadar önemli olduğu’ düşüncesi yatıyor. Yiyecekler, ensülin oranını kontrol etmeye yarayan ilaçlar olarak görülüyor. Elmanın da makarna gibi karbonhidrat olduğunu söyleyen Sears, “Vücudu kandırmak, açlık hissini bastırmak aslında çok basit, ensülini dengede tutarsanız bunu başarırsınız. Bu da vücuttaki protein, karbonhidrat, yağ dengesini sağlamakla olur” diyor.Zone diyetinin kuralları: · Su en iyi dostunuzdur.· Şeker kötü bir şeydir!· Avuçiçi büyüklüğünde protein yiyeceksiniz, asla daha büyük olmayacak.· Yediğiniz her bir tabağın 3’te 2’si karbonhidrat, 3’te 1’i protein olacak.· Makarna, ekmek, pilav, patates, unlular, muz, üzüm kesinlikle yasak.· Yağ yakmak için mutlaka sınırlı da olsa yağ almak şart.· Zeytinyağı ve balıktaki yağ tercih edilmeli.· Aç kalmak kesinlikle yasak.· Uyandıktan en genç 1 saat içinde kahvaltı yapılacak.· 5 saat sonra ise öğle yemeği yenecek.· Öğle yemeğinden en geç 5 saat sonar akşam üstü atıştırması.· Akşam üstü atıştırmasından 3 saat sonra da hafif bir akşam yemeği.· Egzersiz çok önemli.İşte bir Zone mönüsüSizde bir Zone mönüsü hazırlamak mı istiyorsunuz? Kolay, Doktor Barry Sears, bunu aşama aşama tarif ediyor.· Tabağınızı 3’e bölün.· 3 eşit bölümden 2’sine karbonhidratlı yiyecekler koyun. (Karbonhidratlı yiyecekler: Çiğ veya haşlanmış sebze, meyve. Karbonhidratlı pilav ve makarnadan değil, mısır ve havuç dışındaki sebzelerden alın)· 1 bölüme ise proteinleri dizin. (Proteinler: Derisi alınmış tavuk, hindi, balık, yağsız et, yumurta beyazı ve az yağlı süt ürünleri)· Bu tabağa bir miktar da doymamış yağ katarsanız bir Zone Mönüsü elde etmiş olursunuz. (Zeytinyağı ve en çok balıkta bulunan omega 3 yağ asitleri)

Bakım hataları ve çözümleri

Saç boyası kutularının üzerindeki fotoğrafa bakarak saç boyası aldım fakat renk fotoğraftaki kızım saçının renginde olmadı. Ne yapmalıyım?
Fotoğraftaki modelin kendi saç rengi ile sizin saç renginiz aynı doğal renkte olmayabilir. Boyayı denemeden önce kutunun üzerinde deneyin,boyadan sonra saçlarınızın nasıl görüneceğini bu şekilde belirleyebilirsiniz. Saçlarımın rengini açarken, ürünü biraz daha uzun süre beklettim ve saç derim yandı. Ne yapmalıyım?Saç renginizi açacağınız zaman, saç derinizi korumak için işlemden bir gün önce saçınızı şampuanlamayın veya fırçalamayın. Yeni boyadığım saçlarımı kepek şampuanı ile yıkadım ve renk tamamen aktı. Neden?Kepek şampuanları pazardaki en etkili şampuanlardır. Bu nedenle saçlarınızı yıkadıktan sonra boya için en az 24 saat bekleyin. Daha sonra sadece boyalı saçlar için formülize edilmiş kepek şampuanlarını deneyin.Açık renkli kasket taktığımda güneş ışınlarını üzerime çekiyorum ve çok yanıyorum. Ne yapmalıyım?Cildiniz güneşe karşı bazı kişilerin cildinden daha hassas olabilir. Bir uzmana görünün ve güneş ışınlarının etkisini azaltıcı, sizin doğalrenginizden daha koyu ürün veya koruyucu önermesini isteyin.Saçlarımı boyattıktan sonra başımda korkunç bir isilik meydana geldi. Ne yapmalıyım?Çoğu üründe hassas malzemeler kullanılsa da saç boyasına karşı allerjiniz olabilir. Tahriş olanı Hidrocortizon içeren kremler kullanabilirsiniz.Büyük bir sivilcepatlattım ve şişlik oluştu. Ne yapılabilir?Gelecek sefere dokunmayın. Kanamayı durdurmak için bir süre hafifçe bastırın veya ufak bir buz koyarak biraz bekleyin. Bacaklarımdaki tüylerin içe doğru büyümesini ve enfeksiyonu nasıl önlerim?Epilasyon sonrası tüylerinizi aldıktan sonra bacaklarınızı yıkayın ve cımbızınızı da alkol ile sterilize edin. Cildiniz çok hassas ise, antibiyotik alabilirsiniz. Evde papaya maskesi yapıp uygulamaya çalıştım. Yüzüm neden kıpkırmızı oldu?Öncelikle kızaran yüzünüzü bol sütle yıkayın. Kırmızı bölgelere hidrokortizon içeren krem uygulayın. Yeni ürünleri yüzünüze sürmeden önce kolunuzun hassas bölgesinde test edin. Düzensiz bir şekilde bronzlaştıcı uyguladım ancak cildim leke leke oldu. Bunu nasıl düzeltebilirim?Bronzlaştırıcının dağılması için mineral veya bebek yağını cildinize sürün. Daha sonra yeniden bronzlaştırıcı kullanın. Yüzüme tüy dökücü sürdüm ancak cildimi çok kötü yaktı ve hemen yıkadım. Yenileyici kullandığım için olabilir mi?Tüy dökücü ve yenileyici cildi çok hassaslaştırır. Bu tür durumlarla karşılaşmamak için bir kaç gün aralıklarla bunları uygulamanız önerilir. Kaşlarımı düzeltirken dalgalanma oldu. Öneriniz?Kaş düzeltme ustalık gerektiren bir iştir. Kaş düzelten kişilerin alması uygun olur. Fazla aldığınız kaşın büyümesini beklerken kaşınızın renginde far uygulayabilirsiniz.Manikür sonrası tırnaklarımda enfeksiyon olmasını nasıl önlerim?Evde alkolle temizlenmiş kendi tırnak düzletici aletlerinizi yanınızda götürmeniz önerilir. Ayrıca, parmaklarınızı bakterilerden korumak için manikürcünüze tırnaklarınızın çevresindeki ölü deriyi çekmemesini söyleyebilirsiniz.Ayak tırnaklarımı temizledikten sonra tırnaklarım sarardı. Ne Yapmalıyım?Ayak tırnaklarınızı birkaç kez limon suyu ve oksiyenli suyla ıslanmış pamuk ile temizleyin. Gelecek sefere koruyucu ile kaplayın.Denizde uzun süre geçiriyorum, bu nedenle tırnaklarım oldukça kırılganlaşıyor. Ne yapmalıyım?Uzun süre deniz suyunda kalmak tırnaklarınızı zayıflatır. Tırnaklarınızı koruyucu ve güçlendirici ürünler kullanın. Zaman zaman denizden uzak durun. Saç şekillendirici ile saçlarıma çekil vermeye çalışırken saçlarım dolaştı. Saçlarımı açmam 2 saat sürüdü. Nerede yanlış yaptım?Saç şekillendiriciye çok fazla saç koymuş olabilirsiniz ya da saçınızı saç şekillendiriciye sarmak yerine, saç şekillendiriciyi saçınıza sarmaya çalışmış olabilirsiniz. Panik yapmadan doğru şekillendirmeniz yararlı olacaktır. Saç şekillendiriciyi saçlarım ıslakken kullanmaya çalıştım ancak olmadı. Ne oldu?Hiç ütülerinizi ıslakken ütüledikten sonra şekillerinikoruduklarını gördünüz mü? Saç şekillendiriciler saçlar kuruyken kullanılmalıdır. Saçlarıma evde perma yaptım. Saçımın bir tarafı birbirine dolaşırken, diğer tarafı da dalgasını kaybetti. Neyi yanlış yaptım?Saçlarınızın tamamını aynı şekilde sarmalısınız. Sağ ve sol ellerimizle aynı şekili veremeyiz bu nedenle perma için bir arkadaşınızdan yardım istemeyi unutmayın.

Zayıflamak için pratik çözümler

Eğer diyet yapıyor ve beslenmenizi salata, ızgara ve diyet ürünlerle sınırlıyor, ekmeği kıstığınız halde bir türlü kilo veremiyorsanız yanlış yoldasınız! Aşağıdaki basit önerilerle hayat tarzınızda değişiklikler yaparak zayıflayabilirsiniz.
• Tatlı yerine, sık yemediğiniz bir meyveyi deneyin.• Ayakta durarak veya yürüyerek daha fazla zaman geçirin.• Ev veya bahçe işlerine daha çok zaman ayırın.• Bir şey getirip götürmek için çocuklarınızı yollamayın.• Telefonla konuşurken ayakta durun.• Merdivenleri birkaç kalori yakma fırsatı olarak görün ve kullanın.• Her gün yarım saat daha az televizyon izlemeye çalışın. TV izlerken ütü yapın.• Kısa mesafelerde araba kullanmayın. Markete gittiğinizde en uzak köşeye park edin.• Her gün düzenli yürüyüş yapın. Hafta sonları park yürüyüşleri ve bisiklet gezileri yapın, yüzün.• Fırsat buldukça dans edin.• İzlemekten zevk aldığınız bir spora başlayın.• Ev işi yaparken hareketli müzikler dinleyin.• Öğün atlamayın. Sabah kalktığınızda görebileceğiniz bir yere "kahvaltı et" yazılı bir kağıt asın. Kahvaltıyı akşamdan hazırlayın. Kahvaltı yapmadığınızda hissettiklerinizi bir kağıda yazın.• Tatlı yemek istediğinde bir bardak su için veya 100’e kadar sayın. Tatlı yemeye başlarsanız 15 kez derin nefes alın.• Canınız yemek istediğinde kendinizi ince hayal edin.• Yemeğe başlamadan önce 50’ye kadar sayın.• Her lokmadan sonra çatalı elinizden bırakın ve bir yudum su için.• Yemek süresini uzatın. Çünkü tokluk duygusu en erken 10, ortalama 20 dakikada oluşur.• Kızartmalardan uzak durun.• Ekmeğe tereyağı sürmeyin.• Sosları yemeğinizden ayrı olarak isteyin.• Yağsız sebzeleri tercih edin.• Kremalı soslu yiyecekleri seçmeyin.• Bol su için.• Bir öğünde fazla yerseniz, bir sonraki öğünü sadece peynir ve salata ya da yoğurt ve salata ile geçiştirin.

Cildiniz için taze bir başlangıç

Cildimiz bizi belki de en bakımlı ve sağlıklı gösteren giysimizdir. Gerçekten de cildimiz yaşımızı herkese ilan ettiği gibi, ona ne kadar iyi baktığımız konusunda da bizi kolayca ele verir. Tabii bu işin estetik yanı... Ama işin bir de sağlık boyutu var.
Zira, bizi her türlü dış etkenlere karşı koruyan cildimiz, belki de en fazla zarara uğrayan organlarımız arasında yer alıyor. Bu yüzden de en fazla ilgiye muhtaç olan ve düzenli bir bakım gerektiren de cildimiz. Aslında cilt bakımı o kadar da zahmetli ve stresli bir iş değil. Üstelik düzenli olarak yapıldığı takdirde size hemen olumlu cevap veriyor ve dış görünümünüze inanılmaz artılar katıyor. Yapmanız gereken ise basit, her gün sabah - akşam sadece on dakikanızı yüz bakımına ayırmanız... O yüzden, gelin kendinize söz verin, cildinize hak ettiği ilgiyi gösterin. Uzmanların belirttiğine göre, sağlıklı, ışıl ışıl görünen bir cilde sahip olmanın yolu, temizlikten geçiyor. Ancak bu, cildin su ile yıkanması anlamına gelmemeli. Zira, tüm gün boyunca is, sigara dumanı, toz, mikrop gibi bir yığın dış etkene maruz kalan cildimizin koruyucu PH tabakasının bozulmadan temizlenmesi büyük önem taşıyor. Aynı zamanda, bu işlem yapılırken cildin doğal neminin azaltılmamasına dikkat edilmeli. Peki cildimizi nasıl temizlemeliyiz? İşte öneriler: Temizleme jelleri ve sütlerini kullanırken, ilgili ürünün cilt tipinize uygun olması gerektiğini unutmayın. Temizleme ürününü, parmak uçlarınızı kullanarak daire şeklindeki hareketlerle bastırmadan ve çeneden başlayarak yukarı doğru hareketlerle yüz, boyun ve boynun alt kısmına uygulayın. Sonra da yüzünüze, parmak uçlarınızla, küçük ve seri hareketlerle kısa bir rahatlatma masajı yapın. Bu işlemi 3-4 kez tekrarlayın. İşlemin hemen ardından suyla yüzünüzü çalkalayın. Cildi hiç bir zaman ovuşturmayın. Bütün enerjik hareketler uzun vadede yüzdeki dokuları gevşetip, liflerin elastikiyetini kaybettirir. Temizleme ürünü kullandıktan sonra sıra gözeneklerinizi sıkılaştırmaya geldi. Bunun için, hafif ıslatılmış makyaj pedi ya da pamuk üzerine 4-5 damla tonik damlatın. Yüzünüzün alt kısmından başlayarak yumuşak hareketlerle yukarıya doğru (çene, yanaklar, burun, alın) tüm yüz (göz etrafı, dudak kenarı hariç) cildinizi temizleyin. Gündüz bakım kremleri: Güneşten, çevreden, iklim değişikliklerinden, makyajdan koruma ve makyaja temel oluşturma görevini görüyor. Cilt üzerinde ince bir tabaka oluşturarak gün boyu cildi koruyor, besliyor ve nemlendiriyor. Cilt tipinize göre seçtiğiniz gündüz kreminizi sabah temizliğinden sonra spatül ile az miktarda alarak nokta nokta tüm yüze dağıtın. Hafifçe ve nazik şekilde çeneden başlayarak yanaklarınıza ve tüm yüzünüze daire şeklindeki hareketlerle yedirin. Kalan kremi de aşağıdan yukarı doğru boynunuza sürün. Gece bakım kremini ise, cildinizin temizlik işlemini yaptıktan sonra nokta nokta dağıtarak sürün. Ardından hafif ve yumuşak daire şeklindeki hareketlerle masaj yapın ve elinizde kalan kremi boynunuza aşağıdan yukarı doğru yedirin.İHA

Yatak odasında bunları yapmayın!

Evinizin en romantik köşesi yatak odasında asla yapmamanız gereken hareketler. Gecelerinizi mahvedebilecek yanlışlara düşmemek için dikkat etmeniz gerekenler.
Yatakta yemek yemeyin: Yatakta kahvaltı ya da yemek çok romantik gibi görünse de, gerçekler hiç öyle değil! Yatakta ekmek kırıntıları, yemek lekeleri vs gibi ayrıntılar çok itici gelebilir ve ortamın büyüsünü azaltabilir. Susmayan cep telefonları: Yatakta telefonla saatlerce konuşmak erkekler için oldukça itici. Belirli bir saatten sonra cep telefonunuzun sesini kapatmanız iyi olabilir. Çocuksu pijamalar giymeyin: Ateşli bir gece geçirmek istiyorsanız çocuksu pijamalardan uzak durun ve seksi gecelikler gitin.İpek çarşaflar çok romantik olmayabilir: İlk bakışta çok romantik görünen ipek çarşafları sürekli düzeltme veya temiz tutma zorunluluğu hissedebilirsiniz. Amaç iyi bir gece geçirmekse sevgilinizle dargınlık yaşamamak için ipek çarşaflardan vazgeçin. Yatakta kitap okumayın: Yatakta okumak çok zevkli olabilir ancak yanınızda sizi özleyen biri varsa çok iyi bir fikir olmayabilir. Entellüektüel konuşmalar yerine de seksi hareketler daha ilgi çekici olacaktır.Yatak odasında televizyon bulundurma: Yatak odasında TV izlemek aşkı ve iletişimi azaltabilir. Önceliğiniz sevgiliniz olmalı yani yatak odasında TV bulundurmayın.Bilgisayarda çalışma: Bilgisayarlar hayatımızda oldukça büyük yer kaplıyor. Dizüstü bilgisayarınızı yatağınız hariç her yerde kullanın. Yatakta sigara içmeyin: Yatak odasına sinen sigara kokusu sevgilinizin libidosunu azaltabilir. Sevişmek için hoş kokulu ve temiz bir ortam en ideali. Yatmadan önce yüz maskesi yapmayın: Gece bakımı cildiniz için önemli olabilir ancak sekse hazırlanan partneriniz için itici olabilir. Bu tür maskeleri seks sonrası alacağınız duştan sonraya bırakmanız en doğrusu olur.iVillage

Kadınlar bekar kalmak istiyor

Günümüzde erkeklerden çok kadınlar bekar kalmaya hevesleniyor.
"Bekarlık sultanlıktır" sözü, eskiden sadece erkekler için söylenirdi. Günümüzde ise evlenmek istemeyen kadınların sayısı çoğalmaya başladı. Bu artış sebepsiz olmamalı.Günümüzün çalışan kadınları için evlilik yaşamsal bir önem taşımıyor. İşte size bekarlığın, kadınlar için yararları:• Tatil dönemlerinde, evin eksikleriyle uğraşmak yerine arkadaşlarınızla geziye çıkabilirsiniz.• Televizyonun uzaktan kumanda aleti hep sizin elinizde olur. Futbol maçı izlemek zorunda kalmazsınız.• Evinizde canınızın istediğini yapabilirsiniz. Düzenli yaşamanız gerekmez.• Arkadaşlarınızla dilediğiniz gibi telefon sohbeti yapabilirsiniz. Saatlerce konuşmanızda bir sakınca olmaz.• Hafta sonlarını dilediğiniz gibi geçirebilirsiniz. İsterseniz, gün boyu yataktan çıkmayarak, tembelliğin tadına varırsınız.• Kazandığınız parayı dilediğiniz gibi harcayabilirsiniz. Hiç kimse size tutumlu olmanızı öğütlemez ve sizi para biriktirmeye zorlamaz.• Evinizde dilediğiniz dekorasyon değişikliğini yapabilirsiniz. Kimse size karşı çıkmaz.• Çevrenizde her zaman bir hayran grubu oluşur. Bekar olmanız, erkeklerin ilgisini çekmenizi sağlar. Kısmetiniz hep açık olur.• Evli arkadaşlarınızdan çok daha fazla davet alırsınız. Evlilerin eğlenmeye fazla zaman ayıramayacakları düşünülür.• Her yerde dilediğiniz gibi davranabilirsiniz. Başkalarının kurallarına uymak zorunda olmazsınız. Üstelik sizi garip davranışlarınızdan dolayı ikaz edecek kimse de olmaz.• Her akşam iş dönüşü kan ter içinde mutfağa girmek zorunda kalmazsınız. Canınız istiyorsa yemek yapar, istemiyorsa da yapmazsınız.• Hiç tanımadığınız kişileri annenizle babanızın yerine koyup, onlara saygı göstermek zorunda değilsiniz. Kayınvalide sorununuzun olmaması sizi rahatlatmalı.• Her hafta alışveriş listesini alıp, markete koşturmak zorunda kalmazsınız.

24 Kasım 2012 Cumartesi

Huzursuz bacak sendromu

Gece yattığınızda veya istirahat halinde bacaklarınızda hoş olmayan bir duyu yaşıyor musunuz?
Hastalar tarafından tam olarak tarif edilemeyen his olarak şikayetleri bulunan bu durum; uzmanlar tarafından tam olarak tarif edilemeyen, bacaklarda karıncalanma, elektriklenme, mıncıklanma, uyuşma, iğnelenme, keçeleşme ve uykuya dalmaya engel olan garip duyu hissi, huzursuz bacak sendromu olarak tanımlanır. Bu gerçekten tam bir huzursuzluk hali olarak anlatılabilir.Bacakların hareket ettirilmesi ile geçici bir rahatlama sağlanabilmektedir. Hastalar uzun süre sinemada oturamaz, uzun uçak ve otobüs yolculuğu yapamazlar ve en önemlisi yattıklarında bacaklarındaki huzursuzluk, rahatsızlık hissi nedeni ile harekete ihtiyaç duyarlar ve uykuya dalmada problem yaşarlar. Tüm gece boyunca ayakta kalan, gece boyu temizlik yapan, ev işi yapan, yataktan ayaklarını sarkıtan, ayakta gezerek kitap okuyan, uykusuzluktan muzdarip çok insan bulunmaktadır. Uzun süre aynı pozisyonu koruyamadıkları ve rahatsız olmaları nedeni ile oturdukları yerden ya da yataklarından kalkıp dolaşmak isterler. Bu his gece yarısı uyanmalara ve uykuya dalma zorluklarına da yol açabilmektedirler. Bu hastalar uzun süreli istirahattan ve yolculuktan çok rahatsızlık duyarlar.Bu rahatsızlığın halk arasında görülme sıklığı oldukça yüksektir. İleri yaşla birlikte, sıklığında artış görülmektedir.İlgili uzman hekimlerin yaptıkları çalışmalarda laboratuar bulgularında patolojik bir bulgu, sinir kas grafilerinde (EMG) ve kas biyopsilerinde patolojik bir durum tespit edilmediği belirtilmektedir. Bazı metabolizmal problemlerinde bu duruma neden olduğu uzmanlar tarafından belirtilmektedir.Oldukça sık görülmesine rağmen romatizmal hastalıklarla karıştırılma durumları hastalığın teşhisi bazen uzun sürmektedir. Ağrının hareketle azalması ve istirahat ile tekrardan başlaması bu hastalığın ayırıcı özelliğidir. İlgili uzman hekimler tarafından doğru tanı konulabilmekte ve tedavi sürecinde de altta yatan patolojilere göre tedaviler uygulanmaktadır.Fizyoterapistler tarafından veriler öneriler önem taşımaktadır. Özellikle kişinin günlük yaşam aktiviteleri ve yaşam kalitesini gözden geçirmek gerekmektedir. Kişi öncelikle düzenli olarak spor yapmalıdır. Uyku öncesinde yapılan sıcak banyo, masaj, ve egzersiz bir kısım hastada olumlu sonuçlar vermiştir. Bazı durumlarda Sıcak ve soğuk paket uygulamaları, hatta bazen her ikisinin ardarda uygulandığı zıt banyolar, kompresler rahatlatıcı olabilir. Akşamları alkol sigara alınmamalıdır. Yaşam standartları gözden geçirilmelidir.Hürriyet

İslami kesimi karıştıran g-string tartışması!

Muhafazar kesimin önde gelen yazarları, "g-string"i tartışıyor...
"Tesettürlü kadın g-string giyer mi?" sorusu, İslami kesimden köşe yazarları arasında son günlerin en hararetli tartışmalarına sahne oluyor. İlhami Atmaca’nın "G-string’in amacı, kadına her an cinselliği düşündürmektir" görüşüne, iki kadın yazar nesaket çağrısı ve bir soruyla yanıt verdiler: Nereden biliyorsunuz?Gerçek Hayat Dergisi Yazarı Dergisi yazarı Halime KökçeDini bütün bir erkek bu nazik bilgiye ulaşamaz"Tesettürlülerin de g-string giymeleri çok nazik bilgidir..." Renkli Dergisi yazarı Nigar TuğsuzÖrnek seçerken biraz nezaket ve düşünce lütfen"Mahremiyete dil uzatmak sizi ünlü, okurunuzu adam yapmaz."--------------------------------------------------------------------------------Renkli Dergisi yazarı İlhami AtmacaG-string giyen her ortamda seks düşünür"Bu model, haz noktalarına baskı uygulayarak uyarır..."İSLAMİ kesime yönelik medya organlarında, "Tesettürlü kadın g-string giyer mi?" tartışması sürüyor. Renkli Dergisi yazarı İlhami Atmaca, derginin 11. sayısında "Laislamizm ya da Ahlaksız Dindarlık" başlıklı yazısında, uzun uzun g-string giymenin sağlayacağı cinsel motivasyondan söz edip, lafı tesettürlü kadınlara getirince şimşekleri üzerine çekti. G-stringi, "Bir ahlaksızlaştırma aracı olarak" gösteren Atmaca’nın, "G-string giymiş tesettürlü genç kızlar, artık dini bütün Müslüman genç kızlar ve kadınlar olmaktan başka bir şeydir" sözleri, derginin kadın okurlarıyla, islami kadın yazarların tepkisine yol açtı. İÇ ÇAMAŞIRI DÜKKANLARINDA ARAŞTIRMA MI YAPTINIZ? Gerçek Hayat Dergisi Yazı İşleri Müdürü ve yazarı Halime Kökçe, okuduklarına inanamadığını söylerken, meslektaşına köşesinden sert çıktı. Kökçe, şu ifadeleri kullandı: "Tesettürlü kadınların da g-string giydikleri bilgisi çok ’nazik’ bir bilgidir ve böyle bir bilgiye "dini bütün bir Müslüman erkeğin" ulaşması pek mümkün değildir." Gökçe, edep sınırlarını aştığını ileri sürdüğü Atmaca’ya, yazısında şu soruları yöneltti: "Bu bilgiye nereden ulaştınız? Nasıl? İç çamaşırı satan dükkanlarda alış veriş yapan kadınların profilleri hakkında bir araştırma mı yürüttünüz?" TESETTÜRLÜ KADINLAR HER MESELEYE KONU EDİLMEMELİİlhami Atmaca’yla bir tepki de, aynı dergide yazan Nigar Tuğsuz’dan geldi. Tuğsuz, saçlarını örten kadınların her meseleye konu edilmesine tepki göstererek, şunları yazdı: "Mahremiyete dil uzatmak ne sizi meşhur yapar ne de hitap ettiğiniz topluluğu adam eder. Örnekleri seçerken biraz düşünce, nezaket ve titizlik lütfen." Atmaca ise, "Reklamcıların modern iletişim araçlarıyla Laislamizmi (Ahlaksız Dindarlık), Müslümanların dünyasına sızma noktasına getirdiğine dikkat çekmek istediğini" dile getiren Atmaca, yazısında verdiği örnekle ilgili kendisini eleştirenleri, "İşaret edilen yere değil, işaret parmağına bakmakla" suçladı. HATIRI SAYILIR MİKTARDA TESETTÜRLÜ TERCİH EDİYORİlhami Atmaca, yazısında özetle şu ifadelere yer verdi: "Bu modelin özelliği, kadının haz noktalarına baskı uygulayarak sürekli uyarılmasını sağlaması. G-String, onu kullanan kadına gün boyu her ortamda seksi düşündürmekte ve sekse hazır tutmaktadır. ’Eee ne var bunda’ dediğinizde, g-string tercih edenler arasında tesettürlü genç kızlar ve kadınların da hatırı sayılır miktarda olduğunu söylersem sanırım durum bir hayli nazikleşir. G-string giymiş tesettürlü genç kızlar sıradan bir tesettürlü olarak görünmelerine rağmen, aslında cinsel dürtüleri sürekli uyarılan kadınlıklarıyla hakikatte dini bütün Müslüman genç kızlar ve kadınlar olmaktan başka bir şeydirler. G-string giymiş Katolik, Budist ve Müslüman kadının sosyal realitesi ve hissediş biçimleri ve ihtiyaçları aynileşecektir. Ne kadar farklı görünürlerse görünsünler aynı duyguların ahlaksızca esiri olacaklardır." ÇARŞAFLISI DA ALIYOR Fatih’in en ünlü iç kadın giyim mağazası ADA İç Giyim Çeyiz’in satış sorumlusu Emine Özkan, tesettürlü, hatta çarşaflı kadınların bile kendilerinden g-string satın aldıklarını söylerken, "Açığı, kapalısı, çarşaflısı da giyiyor. Yatak odası herkesin özeli. Bu bir iç giyim, açık ya da kapalı buna kimse karışamaz. İsteyen istediğini giyer" dedi.HürriyetFatma AKSU

Bahar Makyajında Doğal Tonlar

Bahar, yeni ve hafif parfümleri kullanma, bahara uygun renklerle makyaj yaparak en hafif elbiselerle kendimizi dışarı atma zamanıdır.
Blush Beauty’nin sahibi Ron Jones, bahar için altın, turkuaz gibi sıcak, doğal renkleri öneriyor. Cilt için , Jones yağsız ve SPF’li fondöten, ince yapıda ve günşe korumasına sahip nemlendirici öneriyor. Jones, pembe yanakların tekrar moda olduğunu belirtiyor. Sıcak ve altın tonlar , gündüz göz makyajınızda rahatlıkla kullanabileceğiniz renklerdir. Gündüz makyajınızı gece makyajına çevirmeniz için alt kirpik dibine turkuaz gibi parlak renkler uygulayabilirsiniz. Jones, bahar için hafif ve çiçeksi parfümleri öneriyor.

Yıllar geçse de, cildiniz genç kalsın

Gelip geçen yıllar, yıpratıcı izlerini en fazla cildinizde bırakır. Gene de biraz dikkatle, cildinizin her zamanki tazeliğini korumak elinizde.
Geçen yıllarımızın canlı kanıtı cildimizdir. Yaşlandıkça rüzgar, soğuk, güneş gibi hava koşulları ve kendi kötü davranışlarımız cildimizin kaderini belirler. Gene de her yaşta cildimizin taze bir görünümde kalması için yapabileceklerimiz var. Cildimizin nasıl yaşlandığı yaşadığımız coğrafi bölge, hayat tarzı, yediklerimiz - içtiklerimiz, ailesel faktörler ve sigara, alkol kullanımı gibi kişisel alışkanlıklarla belirlenir. Örneğin sebebi tam olarak çözülmemiş olmakla birlikte sigara içenlerde içmeyenlere göre daha fazla kırışıklıklar oluşur. Sigaranın vücuttaki serbest radikalleri arttırması ya da cildin normal kan dolaşımını etkilemesi suçlanmaktadır. Kırışıklıklar ile dolu lekeli bir cildin sebeplerinin başında doğal yaşlanma ve foto-yaşlanma gelir. Cilt altı destek dokusunun (kaslarla cilt arasındaki doku) azalması da temel bir sebeptir. Şehir hayatının stresi, yerçekimi, şişmanlık, uyku pozisyonları ve gündelik yüz hareketleri cildin yaşlanmasına etkisi olan faktörlerdir. Yaşlandıkça cildimizde olan değişiklikler:• Cilt kurulaşır ve kabalaşır.• Cildin elastikiyeti azalır. • Sık olarak iyi huylu tümörler görülür.• Cildin en üst tabakası inceldiğinden alttaki dokular (örneğin kan damarları) daha kolay görülmeye başlar.• Damarların duvarları da inceldiğinden, ufak darbelerle bile kalan izler artar. Foto - yaşlanma Ciltteki elastin adı verilen lifler zamanla güneşin ultraviyole (UV) ışınları tarafından zarar görürler. Bu elastin liflerinin kopmaları sonucu cildin gerilme ve eski halini alma yeteneği azalır. Aynı zamanda cilt daha kolay yaralanıp berelenir ve iyileşmesi de daha uzun sürer. Güneşin cilde olan zararlı etkileri hemen ortaya çıkmasa da zamanla mutlaka görülür. Güneşin cilde olan bu zararlı etkilerini tamamen silmek mümkün değildir, ama geciktirmek için öncelikle güneşten uzak durarak işe başlayabiliriz. Mutlaka güneşe maruz kalacağımız durumlarda şapka, uygun giysi, gerekirse koruyucu kremler kullanmak foto-yaşlanmanın bir ölçüde önüne geçer.

Eyvah ağzım kokuyor!

Eğer çantanızdan ağız spreyini, naneli şeker veya sakızı eksik etmiyorsanız ve insanlar sizinle konuşurken biraz daha uzak duruyorlarsa, hatta sizin için öpüşmek bile başlı başına bir sorunsa tehlike çanları çalıyor demektir. Ağız kokusu son derece rahatsızlık veren ciddi bir sorundur. Çünkü ağız kokusu dişlerde, ağız içinde hatta midenizde sorun yaşadığınızın belirtisi olabilir. Bu nedenle bu durumu hafife almamalı ve önlemenin yollarına göz atmalısınız...
Eğer çantanızdan ağız spreyini, naneli şeker veya sakızı eksik etmiyorsanız ve insanlar sizinle konuşurken biraz daha uzak duruyorlarsa, hatta sizin için öpüşmek bile başlı başına bir sorunsa tehlike çanları çalıyor demektir. Ağız kokusu son derece rahatsızlık veren ciddi bir sorundur. Çünkü ağız kokusu dişlerde, ağız içinde hatta midenizde sorun yaşadığınızın belirtisi olabilir. Bu nedenle bu durumu hafife almamalı ve önlemenin yollarına göz atmalısınız... Ağız kokusu nasıl oluşur? Ağız kokusunun başlıca nedeni bakterilerin, yemek artıklarının, hücrelerin, kan elemanlarının veya yumurta beyazının ağız ve boğazın iç bölgelerine yerleşerek uzun süre kalarak kokuya neden olmasıdır. Bu sayede hidrojen, sülfit veya uçucu diğer maddeler serbest kalıp, her nefes alıp verişte bizi ve karşımızdaki insanı kötü kokuyla rahatsız eder. Ağız kokusu türleri… İki çeşit ağız kokusu vardır; 1.Geçici ağız kokusu: Alınan gıdalar yüzünden meydana gelen ağız kokusudur ve genellikle geçicidir. Bu nedenle bu tür ağız kokusu alınan gıdanın türüne göre bir süre sonra geçebilir. 2.Kronik ağız kokusu: Ağız içinde biriken veya gizlenen anerop bakterilerin neden olduğu ağız kokusudur. Bakteriler dil kökünde birikerek kötü kokuya neden olur. Dil kökü üzerinde biriken ölü doku artıkları, kan elemanları veya gıda artıkları hidrojen, sülfit ve metyl mercap türündeki uçucu maddelerin birleşerek solunmasına neden olurlar. Hidrojen sülfit çürük yumurta kokusunu, metyl mercaptan da ahır kokusunu andıran oldukça rahatsız edici uçucu gazlardır. Ağız kokusuna karşı doğal çözümler... Her yemek sonrasında dişlerinizi fırçalıyor, hatta günde iki veya üç kez fırçalama işlemini tekrarlıyorsunuz ama fayda etmiyor mu? Aynı şekilde naneli sakız veya karanfil çiğnemek de ağızdaki istenmeyen kokuyu yok etmek için işe yaramıyorsa... Başka yöntemler uygulamakta yarar vardır. Peki ağız kokusuna karşı nasıl bir önlem alınabilir? Eczanelerde satılan ve doğal maddelerden meydana gelmiş bitki gargarasıyla her gün gargara yapın. Bu gargara karanfil, kimyon veya rezene yağı içermelidir. Bu sayede ağız kokusu oluşma şansı oldukça düşecektir. Gün içinde mutlaka 2 litre kadar su için. Su veya soda içen birisinde tükürük bezleri harekete geçer ve koku yapan tüm maddeler kendiliğinden yok olur. Ağız kokusunu gideren bitkisel karışımlı ballardan her gün bir kaşık aç karnına yiyin. Her diş fırçalama işleminden sonra dil temizliğini mutalaka yapın. Ayrıca diş ipiyle diş aralarını mutlaka temizleyin. Kullandığınız ilaçları mutlaka gözden geçirin veya doktorunuza danışın. Çok fazla çay ve kahve kullanımı ağızdaki bakterilerin artmasına ve koku oluşumuna neden olur. Aynı şekilde alkol içeren gıdalar da kokuyu artırıcı etkenlerdir. Baharat ve baharatlı yiyecekler ağız kokusuna neden olur. Yememeye dikkat edin. Sigara içmek ağız kuruluğuna bunun sonucunda da ağız kokusuna neden olur. Şekerli sakızlar, şeker bakterileri tarafından bozunarak ağızın kokmasına sebebiyet verirler. Tüm bu doğal yöntemleri uyguladığınız takdirde eminiz ki sağlıklı bir gülüşe ve ferah bir nefese kavuşacaksınız…

Cildi Güzelleştiren Yiyecekler

Yiyecekler içerdikleri vitamin, mineral ve antioksidan sayesinde yaşlanmayı geciktirirler.
Yiyecekler içerdikleri vitamin, mineral ve antioksidan sayesinde yaşlanmayı geciktirirler.İşte bazı gıdaların cildimize yararlarıYabanmersini portakala göre 3 kat fazla antioksidana sahip. Bir avuç çilek, kolajen üretimi için gerekli olan ihtiyacı karşılar. Çilek aynı zamanda çarpmalara karşı oluşacak morluklar ve ince damarlarla karşılaşma riskini azlatır. Küçük meyveler daha çok tarım ilacına maruz kaldığı için mümkün olduğunca organik olanlarını tercih edin. Kavun kol arkalarındaki lekelenmelere ve pup pul dökülmelere engel olur. Haftada en az üç kez birkaç dilim kavun yiyin. Greyfurt, portakal, kivi, soğan, biber gibi besinler kolajeninizi korumanızı, daha sıkı ve elastik cilde sahip olmanızı sağlar.Kuru ve taze erik kandaki antioksidan seviyesini yüzde 25 artırır. Her gün iyi yıkarak ve kabuğunu soymadan 2 adet kuru erik yiyin. Brokoli cildinizi esnek ve genç tutar. C vitamini cildin elastikiyetini korur, çürükleri önler. A vitamini akne tedavisine yardımcıdır. Gün aşırı birkaç sap az pişmiş ya da pişmiş olarak brokoli tüketin. Havucun içerdiği betakaroten cildi korur. 24 saatlik güneş koruması sağlar. Roka, karalahana, göbek marul, su teresi gibi bitkiler en iyi antioksidandır. Sarımsak cildinize ışıltı verir., toksin arındırıcıdır. Her gün bir diş tüketin.Maydonoz cildi sıkılaştırır. Yarım fincan maydanoz günlük folik asit ihtiyacınızı karşılar. Keten tohumu yağı cildinizi sıkı tutar. Küçük şişelerde olan keten tohumu yağlarını alın ve 6 hafta içinde tüketmeye çalışın. Günde 1 ya da 2 yemek kaşığı taze çekilmiş keten tohumu ya da 1 yemek kaşığı keten tohumu yağı tüketin.Sağlıklı ve pürüzsüz cilt için haftada en az üç kere uskumru, somon, ton balığı ve alabalık gibi soğuk, derin deniz balıklarını yiyin.Haftada birkaç kez yarım avakado yemek güzelliğinize güzellik katar.Badem, ceviz, ayçiçeği, kabak çekirdeği cildinizi içeriden nemlendirir. Kalorileri yüksektir, bu nedenle az tüketin. Tuzlu, kavrulmuş olanlarının yerine tuzsuz ve çiğ olanlarını tercih edin.Siyah çikolatanın içindeki değerli içerikler vücudunuzu ve cildinizi serbest radikallerden korur. Dikkat etmeniz gereken yediğiniz çikolatanın yüzde 70 kakao içermesi ve çikolatayı bir yiyecek gibi değil ilaç gibi küçük parçalar halinde yemek.

23 Kasım 2012 Cuma

Romantik bir akşam için...

Aşkınızı romantizmin büyülü süzgecinden geçirmek istiyorsanız, her anınızı doyumsuz bir sevgi şölenine çevirebilirsiniz.
İşte size ortamınızı romantik kılacak ayrıntıların listesi...Koku: Ayrıntılar her zaman bütünü tamamlayan önemli unsurlardır. Koku da bunlardan biri. Koku seçimini yaparken kokunun rahatlatıcı bir özelliği olmasına dikkat edin. Ama bu rahatlatma, atmosfer yaratır nitelikte olmalıdır. Partnerinizi dış dünyadan izole edip baş başa kalmanızı sağlamalı. Önerilerimiz kokulu mumlar, esanslar, tütsüler.Mum ışığı: Romantik bir ortam için loş bir ışık her zaman gerek ve şart. Çünkü loş ışık gizemli bir hava yaratır. Gizem de çekiciliği artırır.Müzik: Müzik seçimi yaparken müziğin ortamın loşluğunu tamamlayacak romantiklikte parçalar olmasına dikkat edin.İçki: Böyle bir durumda aslında tercih edilmesi gereken en iyi içecek tabii ki şarap (renk seçimi size kalmış) ya da şampanyadır. Ama alkol almıyorsanız egzotik meyvelerden hazırlanmış iyi bir meye kokteyli geceye renk katabilir.Yemek: Eğer hazırladığınız programın içine yemek dahilse en çok buna dikkat edilmeli. Çünkü bütün duyulara aynı anda hitap ettiğiniz bir konu üzerindesiniz. Mum ışığında hazırlanmış güzel ve şık bir sofra yalnızca görsel açıdan etkileyicidir. Bu şıklığı tamamlayan, damak zevkine uygun olarak hazırlanmış lezzetli mönülerdir. Şık bir sofra ve lezzetli bir mönü birlikte olursa istenilen amaca ulaşılmış olur.Kıyafet: Bu konuda size yalnızca bakımlı ve çekici görünmenizi önerebiliriz. Ancak çekici olmak adına rahatsız bir kıyafet tercih etmeyin. Zira bütün gecenizin tadını kaçırabilirsiniz.Çiçekler: Ortamı ufak ışıklar, mumlar veya gül yapraklarıyla donatabilir, daha sıcak ve çekici bir atmosfer yaratabilirsiniz. Vazoda bir tutam çiçek bulundurmayı ihmal etmeyin.Oda ısısı: Ortamın soğuk olmamasına dikkat edin. Çünkü romantizm sıcak ilişkilerden doğar. Ama sıcak ortam yaratmak adına da sıcaktan boğulup, partnerinizi terletmeyin.Minderler: Kadın ya da erkek, hepimiz rahatlığı severiz. Minderler de rahatlığı simgeler. Doğru yaklaşımlar için rahatlık önemli.Hediye: Böyle güzel bir anı kalıcı hale getirebilmek için fotoğraf çekmek yerine ona küçük bir hediye verebilirsiniz (bir kart bile olabilir). Bu hem hazırladığınız sürprizi tamamlayan bir şey olur hem de bu unutulmaz günün bir sembolü olarak her zaman hatırlanır.

Hücre ölümüne dur diyen bitki: Böğürtlen

C vitamini deposu ve antioksidan özelliğinden dolayı hücre yaşlanmasını durduran böğürtlen kanı temizliyor, tok tutuyor, hafızayı tazeliyor...
Böğürtlen güzellikten hafıza kayıplarına kadar birçok alanda kullanılıyor. Kimi zaman vücut güzellik losyonu olan suyu, kimi zaman ise zinde tutan çayı devreye giriyor. Üstelik hem canlılık veriyor, hem de tok tutuyor. Herbalist Tarkan Güveloğlu bu meyve için öncelikle "Antioksidan özelliği var. Bu özelliği sayesinde hücre ölümleri daha geç gerçekleşir" diyor. İsterseniz daldan yeme şahsınız da var. Doğa yürüyüşlerinde bir-iki ay sonra dallarda kızarmış hallerine rastlayabilirsiniz. "Bu mevsimde dağlarda kendiliğinden yetişen yabani böğürtlenleri kullanın" diyorYAPRAĞI DA MEYVESİ KADAR ETKİLİTarkan Güveloğlu, öncelikle birçok rahatsızlığa bu meyvenin iyi geldiğini anlatıyor. Örneğin suyu ishalleri geçirmede oldukça faydalı. Hafıza güçsüzlüğünü de gideriyor. Sadece meyvesi değil yaprağı da yararlı uzmana göre. Böğürtlen yaprağından yapılan çayın ağız yaralarını iyileştirdiğini söylüyor. Kurutulmuş yapraklarından yapılan şurubun kanı temizleyici etkiye sahip olduğuna da dikkat çekiyor. Öksürüğü olanların da içmesinde fayda olan bir şurup bu.TOK TUTUYORÖzsuyundaki asitler, mineraller ve vitaminler birçok işleve sahip. Aynı zamanda meyve olarak da etkili. Zindelik kazandıracak yegane meyvelerden biri. Diğer yandan damar sağlığına da olumlu etkisi saptanmış. Güveloğlu meyvenin zayıflamak isteyenler için de yararlı olduğunu belirtip ” Böğürtlenin tok tutucu özelliği pek bilinmiyor. Bu özelliği çok fazla. Kan şekerini de etkilemiyor. Tam tersine içeriğindeki doğal şekerler sayesinde kan şekeri dengede kalıyor” diyor.CİLDİ GENÇLESTİRİYORTabii antioksidan zengini bir meyve olan böğürtlen genç kalmak için de birebirmiş. Ağustos ayı boyunca meyvenin yabanisi kırlarda, ormanlık yerlerde bulunabiliyor. Böğürtlenin en önemli ve kadınları ilgilendiren özelliklerinin başında cildi gençleştirmesi geliyor. İçinde çok fazla miktarda C vitamini bulunuyor. C vitamini deposu antioksidan özellikli böğürtlen konusunda Şifalı Bitkiler Uzmanı Tarkan Güveloğlu şunları söylüyor: "Bu mevsimde henüz çiçekleri var. Bu çiçekleri toplarsanız bir güzellik hammaddesi elde etmiş olursunuz. Bunları kaynatırsanız güzel bir vücut ve el losyonu elde edersiniz” diyor.

Baharın renkleri

Kış gelecek mi, kar yağacak mı derken bahar geldi, vitrinlerde yeni sezon giysiler, aksesuarlar yerini almaya başladı birer birer. Moda deyince ilk akla gelen soru renklerle ilgili oluyor.
Baharın ve yazın renklerine hızlıca göz atalım…Nötr renkler hakimiyetini koruyor.Kahve tonları, sütlü kahveler, kakaolar, kum renkleri, gittikçe açılarak kemik ve fildişine doğru giden nötr renkler ile bu yaz da bizimle.Daha cesur renklerde sarı hakimiyeti göze çarpıyor, parlak canlı sarılar. Geçtiğimiz sonbaharda yapılan moda defilelerinde Oscar De La Ranta’nın bu kıyafeti çok konuşulmuştu. Parlak sarıya güzel bir örnek.Yeşiller ve morlar da yine cesur renkler arasında bize göz kırpıyor.Metalikleri de unutmayın, altın yine altın çağını yaşamaya devam ediyor.Sarı altın kadar pembe altının gündemde olacağı bu yaz sadece takılarınızda değil, ayakkabınızda, çantanızda, omzunuza atacağınız bir şal ya da bluzunuzde de ışıltınızı gösterebilirsiniz.Suna Aslanİmaj DanışmanıSekizinci Renkwww.sekizincirenk.com.tr

Mutlu bir cinsel yaşamın sırları

Mutlu ve her iki taraf için de tatmin edici bir cinsel yaşantıya sahip olmak bu kadar zor mu?
Ülkemizde okulda ve evde cinsel eğitim olmadığı için, kişiler cinsellikle ilgili bilgileri arkadaşlardan, kitaplardan ve son dönemde en fazla internetten edinmektedir. Ancak yine de edindikleri bilgiler sınırlı olmakta ve cinsel tecrübe yaşaacakları zaman kafalarında birçok soru ile yatak odasına gitmektedirler. Hem erkek hem de kadın bilgisiz ve tecrübesiz olduğunda cinsel sorunlar da daha ilk geceden çiftin karşısına bir kabus olarak ortaya çıkmaktadır. Mutlu ve her iki taraf için de tatmin edici bir cinsel yaşantıya sahip olmak bu kadar zor mudur? Cinsel konularda halkımızı bilgilendirmeyi ve cinsel sorunlara çözüm üretmeyi amaçlayan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), mutlu bi cinsel yaşam için uyulması gereken altın kurallarla ilgili çok çarpıcı bir basın açıklaması yaptı. Seks kişinin bedenini sevdiği ile paylaşmasıdır Ön sevişmesiz seks olmaz Cinselliğin toplumumuzda olduğundan farklı algılandığını ve çiftlerin adeta seksi bir keyif olmaktan çıkarıp eziyet haline getirdiklerini söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe; ’’Cinsellik dokunmak, okşamak, öpüşmek, sevişmek ve cinsel birleşmeyi içeren bir bütündür. Kişinin bütün benliğiyle dahil olduğu bir eylemdir ve bedenini sevdiği kişi ile paylaşmasıdır. Çift arasında yaşanan özel bir ilişkidir. Oysa ki çiftler, cinselliği sadece cinsel birleşme olarak algılıyorlar. Çoğu zaman ön sevişme bile olmadan penis-vajina birleşmesini gerçekleştirmeye çalışıyorlar ve böylece sorunlar ortaya çıkıyor. Ne erkek mutlu oluyor ne de kadın. Kadın erkeği bencil olup sadece kendini düşünmekle suçluyor, erkek ise kadının soğuk olduğunu ve yatakta hiçbirşey yapmadan sadece yattığını söylüyor. Oysa ki cinsellikte ön hazırlık çok önemlidir, çünkü kadın ve erkek farklı şekillerde uyarılırlar. Erkek sekse daha çabuk hazır olabilirken, kadının önce ruhunun okşanması ve daha sonra da dokunsal olarak uyarılması gereklidir. Ön sevişme yapılmadan doğrudan penis-vajina ilişkisine geçildiğinde kadın hazır olmadığı için seksten keyif almayacaktır.’’ dedi. Cinselliği konuşmaktan çekinmeyin İyi seks yapmak tecrübe ile öğrenilir Hem kadını hem de erkeği mutlu edecek bir seks yaşantısı için konuşmanın çok önemli olduğunu belirten CİSED Genel Başkan Yardımcısı Psk. Gülüm Bacanak; ’’Uzun yıllar boyu evli olan çiftler bile aslında birbirlerinin cinsel olarak gerçekte ne istediğini bilmiyorlar. Çünkü cinselliği konuşmuyorlar. Toplumca seks yapmayı doğuştan bildiğimizi ve zamanı geldiğinde çok iyi seks yapacağımızı zannediyoruz. Oysa ki nasıl okuma-yazma okulda öğreniliyorsa, seks de tecrübe kazandıkça sonradan öğrenilir.Mutlu ve tatmin edici bir cinsel yaşam için partnerinizle konuşun. Onun sizden istek, arzu ve beklentilerinin neler olduğunu öğrenin. Sizde arzu, istek ve beklentilerinizi partnerinizle paylaşın. Ayrıca endişeleri ve korkuları da paylaşmak gereklidir. Böylece birbirinizi daha iyi tanımış olursunuz, ya partnerimi mutlu edemezsem ya da ona rezil olursam kaygısı yaşamadan sadece zevke odaklanabilirsiniz. Cinsel mutluluğun yolu karşıklı güvenden geçer. Bu güveni oluşturmak için de çift birbirini tanımaya vakit ayırmalıdır, birbirinin duygularına değer vermelidir, penis vajina birlikteliğine takılıp kalmamalıdır.’’ dedi. İdeal ortamı sağlayın Rahatlamak için birbirinize masaj yapın Seks için çiftin hoşlarına giden ideal bir ortam yaratmalarının onların cinsel enerjisini arttıracağını söyleyen CİSED Genel Sekreteri Psk. Dnş. Fatma Ayrık; ’’Her insanın hoşuna gidecek bir sevişme ortamı vardır. Ortam ne çok sıcak ne de soğuk olmalıdır. Işık çiftin arzusuna göre ayarlanabilir. Yumuşak yastıklar, dinlendirici bir müzik, kokulu mumlar da ortama dahil edilebilir. Kapının ve telefonun çalmaması da önemlidir. Böylece çift sadece sevişmeye ve birlikte geçirecekleri keyifli zamana odaklanabilir. Ayrıca sevişmeden önce yorgun olmamak, çok aç ya da çok tok olmamak da önemlidir, sevişmeye başlamadan önce hafif birşeyler atıştırmak yeterli olacaktır. Çiftlerin çoğu cinselliği haz alıp haz vermek olarak değil de, bir performans göstergesi olarak algılarlar. Özellikle erkekler için cinsel performans çok önemlidir ve ilişki öncesi kaygıları yüksek olabilir. Bu nedenle gevşemek ve rahatlamak çok faydalı olacaktır. Çift birbirine yumuşak dokunuşlarla bebe yağı sürerek acele etmeden masaj yapabilir ve birlikte geçirdikleri her anın tadını çıkarabilir.’’ diye ekledi.

22 Kasım 2012 Perşembe

Burçlara göre diyet

Abur cubur yemeye meraklıysanız sizin için tehlike çanları çalıyor... Yoksa Koç musunuz?
Belki kaçırdığınız bir nokta vardırİnsanların davranışlarında etkin olduğuna inanılan burçlar, yemek yeme alışkanlıklarında da belirleyici olabiliyor. Bu yüzden diyet yaparken burcunuzun özelliklerine uygun davranmak en akıllıca olanı diye düşünenlerdenseniz, okumadan geçmeyin...Koç (21 Mart - 20 Nisan): Abur cubur yemeye son derece meraklısınız. Bu nedenle sizin için tehlike çanları çalıyor. Tuz ve alkolden uzak durarak bunun yerine bol bol su için. Domates, patates, soğan, kuru fasulye, mercimek, karnıbahar, marul, yeşil salata, ıspanak, turp, pirinç, zeytin, elma, balkabağı, ceviz gibi besinler haftalık beslenmenize mutlaka eklenmesi gerekli yiyeceklerdir. Sizin için gerekli olan tatlılar! Kayısı gibi fazla şeker içermeyen tatlılar olmalıdır.Boğa (21 Nisan - 21 Mayıs): Yemek için yaşayanlardansınız. Fakat unutmayın ileride bu kilolar başınıza bela olur. Karbonhidratlardan kaçının. Aksi takdirde tombul bir kişi olursunuz. Sindirim güçlüğü çekebilirsiniz. Düşük nişasta, yağ ve şeker içeren bir diyet, beslenme hayatınızın gerekli bir parçası olmalıdır. Doğal iyot içeren besinler, balık ve deniz mahsulleri, yumurta, karaciğer, böbrek, buğday, ıspanak, pancar, taze meyve ve yeşil salata besin listenizde daima yer almalıdır. Ayrıca su içmek de hayatınızın vazgeçilmez bir parçası olmalı.İkizler (22 Mayıs - 21 Haziran): Yemek yerken o kadar acele hareket ediyorsunuz ki artık bu durum sizin sağlığınızı etkiler hale gelmiş. Yemekleri çok çiğnemeden yutmayın. Az ama sık yemeyi prensip haline getirin. İkizler kemiklerinin sağlıklı olmasını istiyorsa sağlıklı beslenmelidir. İkizler de kan pıhtılaşması çok sık görülür. Balık, tereyağı ve köy peyniri, havuç, portakal, greyfurt, şeftali, erik, üzüm suyu, kuru üzüm ve badem beslenme listenizde vazgeçilmez besinler olmalıdır. Sakinleşmeniz ve huzurlu olmanız için de şifalı bitkiler ve kafeinsiz çaylar tam size göre.Yengeç (22 Haziran - 23 Temmuz): Duygusal olmanız sizin beslenme alışkanlıklarınızı da etkiliyor. Üzüldükçe böreklere, keklere, dondurma ve şekerlemelere sarılıyorsunuz. Halbuki yengeçler, nişastalı yiyeceklerden, şeker, tuz ve baharatlardan uzak durmalıdır. Çünkü mideleri çok hassastır. Vücudunuz kalsiyuma fazlaca ihtiyaç duyar. Düşük yağ içeren süt, peynir ve yoğurt, kıvırcık lahana, domates, salata ve marul, bol miktarda taze sebze ve yağsız protein, sizin cilt ve mide sağlığınız açısından iyi olup, kilonuzu daha rahat kontrol altına almanızı sağlar. İncelmek için öncelikle kendinizle hesaplaşmalısınız.Aslan (24 Temmuz - 23 Ağustos): Yemek sizin için adeta bir zevk haline gelmiş. Güzel lokantalar, nefis yemekler her zaman hayalinizi süslüyor. Vücudunuza önem verdiğiniz için diyet yapmakta son derece başarılısınız. İradeniz harika! Kan dolaşımınızın düzenli olması için; sığır, kuzu ve kümes hayvanları eti, karaciğer, çiğ yumurta sarısı, kereviz, elma, incir, şeftali, limon ve badem sizin için idealdir. Porsiyonlarınızı yüzde 50 azaltmanız önerilir.Başak (24 Ağustos - 23 Eylül): şekerleme deyince siz akla geliyorsunuz. Özellikle de çikolata hayatınızın vazgeçilmezleri arasında yer alır. Ancak bu yiyeceklerden uzak durmalısınız çünkü kalbinizde problem yaratabilir. Tuz, buğday, çavdar, yağsız sığır ve kuzu eti, peynir, zeytin, portakal, limon, kavun, elma, armut sizin ideal yiyeceklerinizdir. Kavun, elma, armut kısmen cildinizi temizlemek ve saçlarınıza bakım sağlamak için yardımcı olur. Elma ise kurtarıcınızdır.Terazi (24 Eylül - 22 Ekim): Terazi böbrekleri, sırtın alt kısmını, temsil eder. Bezelye, mısır, havuç, ıspanak, buğday, yulaf unu, elma, çilek, badem ve kuru üzüm hep elinizin altında olmalıdır. Böbrekleriniz için çok fazla asitli içeceklerden uzak durmalısınız. İncecik ve zarif bir beden için; ince dilimler faydalı olacaktır.Akrep (23 Ekim - 22 Kasım): Burcunuz üretim organlarını temsil eder. Solunum yolları problemleri yaşayabilirsiniz. Tahıllardan yapılmış ekmekler, balık ve deniz ürünleri, yeşil salata, soğan, kırmızı turp, taze meyve ve sebzeler içeren bir diyet tam size göredir. Doğru beslenme gerginliğinizi alıp götürür.Yay (23 Kasım - 20 Aralık): Burcunuz kalçalar, bacak üstleri ve karaciğeri temsil eder. Doğal beslenmek için kabuklu meyveler ve sebzeleri tercih edin. Bolca çiğ sebze, yeşil biber, patates, incir, kuru erik, çilek, elma, armut, ve taneli tahılları yemeniz önerilir.Oğlak (21 Aralık - 18 Ocak): Çalışkan bir yapınız var ve çalışırken de farkında olmadam öğün atlıyorsunuz. Oysa bu sizin için çok zararlı. Vücudunuzun vitamin ve minerallerden oluşan geniş bir besin karışımına ihtiyacı var. Burcunuz , dizleri, dişleri, kulakları ve deriyi temsil eder. Lahana, kereviz, yağsız etler, limon, portakal, inek sütü, her türlü peynir, balık, yumurta sarısı, buğday ve incirle aranızın çok iyi olması gerekir. Kayısı, badem yiyerek kuru ve alerjik eğilimli cildinizi canlandırın. Cildinizi sigara ve sigara dumanından uzak tutarak korumaya çalışın.Kova (19 Ocak - 20 şubat): Vücudunuzun sürekli C vitaminine ihtiyacı var. Yemek tarzınız yenilikçi. Bu nedenle değişik lezzetler tatmayı seviyorsunuz. Burcunuz el ve ayak bilekleriyle baldırları ve dokuları temsil eder. Vücudunuz sofra tuzuna çok ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacı sofra tuzundan değil, bu maddeyi barındıran besinlerden almanız en mantıklısıdır. Çok fazla tuz aldığınızda zayıf bir kan dolaşımına, gereğinden fazla şişkin bir vücuda ve karaciğer rahatsızlıklarına açıksınız demektir. Deniz ürünleri, brokoli, havuç, turp, balkabağı, ıspanak, elma, şeftali, limon, portakal, greyfurt, nar ve ananas sizin için doğal tuz bakımından ideal besinlerdir.Balık (20 şubat - 21 Mart): Katı ve sıkıcı diyetler size göre değil. Yüksek proteinli, düşük yağ ve şeker içeren diyet uyguladığınız zaman kendinizi çok daha iyi hissedersiniz. Burcunuz ayaklar ile duyma, işitme, dokunma ve tatmayı temsil eder. Demir vücudunuzun başlıca ihtiyacıdır. Demir eksikliği, anemi ve düşük tansiyona sebep olur. Diyetlerinizde zengin demir içeren karaciğer, yağsız sığır eti, kuzu eti, yumurta sarısı, beyin, midye, ıspanak, soğan, arpa, marul, buğday ekmeği, kuru fasulye, elma, üzüm, limon, portakal, şeftali, hurma, kuru erik ve üzüm yer almalıdır. Maydanoz da bu listeye eklenebilir.Hürriyet

Erotik rüyaların verdiği ipuçları

Pek çok kadının paylaştığı ortak sembollere bir göz atın ve kendi gece maceralarınızla kıyaslayın…
Rüyalarla ilgili araştırmalar, bizi neyin mutlu ya da sıkıntılı hissettirdiğine ve birinden diğerine nasıl varacağımıza dair önemli ipuçları içerdiklerini ortaya koyuyor. Pek çok kadının paylaştığı ortak sembollere bir göz atın ve kendi gece maceralarınızla kıyaslayın... Eski ateş alevlenirRüyanızda geçmişte kalan bir ilişki içinde buluyorsunuz kendinizi... Bunun sebebi hali hazırdaki ilişkinizin duygusal flashback’ler yaratmasıdır. Başkasıyla yakınlaşmaya ve onu önemsemeye başlamışken, bir aşk anısının yeniden alevlenmesi gibidir. Eğer anı kötü ise, benzer bir maceraya atılıp atılmadığınızı düşünün. Ve fakat hatırlanan anı iyi ise, cesaretlenin ve bırakın su yolunu bulsun... İş arkadaşınızın sevgiliniz olmasıPanik yapmayın. Muhtemel olmayan partnerlerle ilgili rüyalar, genellikle birlikte çalışmak ya da birlikte bir şeyleri iyi yapmanın kimyasından hoşlandığınızın kanıtıdır. Bu rüyalar tüm gece kıvılcımların belirtisidir, ama muhtemelen profesyonel, cinsel değil.Bir saldırgan tarafından tacize uğramakBu kabuslar, bir stresör ya da izlendiğinizi hissetmenize sebep olan bir insanın yarattığı gerginliği yansıtır. Genellikle yeni bir flört döneminde çoğalır ve dikkate alınmalıdır. Sebebin sinirli olmanız olabileceği kadar gözünüzü açık tutmanız gerektiğine dair bir sinyal de olabileceğini unutmayın. Karşınızdaki insanı iyice tanıyana kadar biraz temkinli davranmakta her zaman fayda var.Ünlü bir isim ile deneyimBir yeteneği ya da işi ile ünlü bir insanın tercih edilen hayranı olduğunuzu gördüğünüz geceler olmadı mı? Bu zevkten de öte! Anlamı ise özel bir yetenek ya da eşsiz bir ilgiye izin verdiğinizden daha çok tutku duymanız... Yapmayı sevdiğiniz şeyi yapmanız için bir sinyal, profesyonel değilse bir hobi olsa bile... Sekteye uğrayan tutkuGayet zevkli bir randevunun doruk noktasında, birisi içeri girer ve yaşanan anı böler. Hayal kırıklığının bu apaçık sahnesi, genellikle gerçek hayattaki çok daha özel ve değerli anların ihlaline dair bir yansımadır. İş, aile ya da başka bir şeyin sınırlarınızı taciz ettiğini mi düşüyorsunuz? Bu konuda dikkatli olun ve özel hayatınız ve kişisel zamanınızla ilgili kesin önceliklerinizi belirleyin.Sevişecek hiç bir yer bulamamakAteşli ve hızlı bir cinsel birliktelik için biraz mahrumiyet bulmanız rüyanızda imkansız! Bu, samimiyetin, cinsel ya da duygusal, şu anda çok zor olduğunu ima eder. Bir ayrılık aşamasında olabilirsiniz, bir düş kırıklığı yaşamış ya da ilişkilere dair hevesiniz kırılmış olabilir. Eğer hala kötü bir deneyim yüzünden acı çekiyorsanız, düzelmek için daha fazla zamana ihtiyacınız olabilir. Kendinize zaman tanımayı ihmal etmeyin...

Cinsel beklentiyi yüzden anlamak mümkün

İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, bir kişinin kalıcı bir ilişki mi beklediği ya da bir gecelik macera mı istediğini yüzündeki çizgiler ve yüz şeklinden anlamak mümkün.
Durham, St Andrews ve Aberdeen üniversiteleri tarafından yapılan ve yirmili yaşlardaki 700 heteroseksüelin katıldığı araştırmaya göre, deneklerin büyük çoğunluğu bir kişinin yüzüne bir bakışta, uzun vadeli bir ilişki mi yoksa sadece bir gecelik gönül eğlendirme mi istediklerini tahmin edebiliyorlar.Araştırmacılar, deneklerin bu kanıya, çenenin biçimi, burnun boyutu veya gözlerin şekli gibi işaretlerden ulaştıklarını düşünüyorlar.İngiliz “Evolution and Human Behaviour” dergisinde yayımlanan araştırmayı yürüten Aberdeen Üniversitesi Yüz Araştırmaları Laboratuvarı’ndan Dr. Ben Jones, önceki araştırmaların da bireylerin, karşılarındaki kişinin sadece yüzünden bir fikir edinebileceklerini, örneğin sağlık durumlarını ve içedönüklük gibi kişisel çizgilerini bile anlayabileceklerini gösterdiğini söylüyor.Dr. Jones, kendi çalışmalarınınsa daha da ileriye gittiğini belirterek, “Bu araştırmayla bireylerin potansiyel partnerlerinin cinsel beklentilerini, yüzlerinin gönderdiği karmaşık sinyallerden anlayabildiklerini gördük” diyor.Araştırmaya göre, sert çizgileri, kare çenesi, büyük burnu, ortalamadan daha küçük gözleri bulunan erkekler, kadınlar tarafından kısa ilişkilere daha uygun görülürken, etli dudakları ve ortalamadan daha büyük gözleri bulunan kadınların da karşı tarafa uzun vadeli olmayan bir cinsel mesaj gönderdikleri düşünülüyor.Örneğin Angelina Jolie’de bulunan özellikler, erkekler tarafından çekici bulunurken, kadınlar tarafından güzel olarak değerlendiriliyor.Araştırmada, deneklerin yüzde 72’si kendilerine gösterilen fotoğraftaki kişinin niyetini doğru olarak anlayabildi.AA

Elma sirkesi ilaç gibi

Diyetisyen Naciye İla Deniz, elma sirkesinin insan bedenini içten ve dıştan tedavi edebilen olağanüstü doğal bir sıvı olduğunu söyledi.
Taşıdığı bikarbonat iyonları sayesinde sindirimi kolaylaştıran tek meyve olan elmanın, sirkesinin de genel sağlık açısından büyük önem taşıdığını söyleyen Deniz, “Kanı temizleyen, bedeni ve zihni yorgunluklarda yatıştırıcı tesire sahip olan, idrar söktürücü özelliği bulunan, karaciğer ve damar sertliği hastalıklarıyla, hemoroid, egzama ve deri hastalıklarına iyi gelen elmanın sirkesi de, kalp kasları dahil olmak üzere tüm kas yapısının güçlenmesini sağlar” dedi. Deniz, ılık bir bardak suya 1 tatlı kaşığı elma sirkesi ve 1 çay kaşığı bal karıştırılarak yapılan kokteylin sabahları aç karnına içilmesi halinde vücutta biriken fazla yağın atımının kolaylaşacağı tavsiyesinde bulunarak, şöyle konuştu:“Elma sirkesi, içerdiği çok değerli ve çeşitli maddeler nedeniyle, en sağlıklı sıvılardan biridir. Elma sirkesi bedenimizi içten ve dıştan tedavi edebilen olağanüstü bir sıvıdır. İçerdiği yüksek orandaki potasyum sayesinde kas yapısını güçlendiren, strese karşı koyabilecek dayanıklılık kazandıran, grip, soğuk algınlığı gibi üst solunum yolları enfeksiyonlarının hafif geçilmesini sağlayan elma sirkesi, boğaz ağrısı, öksürük ve ses kısıklığına da iyi gelmektedir.” Elma sirkeleriyle yapılan salatanın yüksek kolestrole karşı da iyi geldiğini açıklayan Deniz, “Elma sirkesinin faydaları saymakla bitmez. Ergenlik sivilceleri, dış derinin sıkılığı, gaz şişkinliği, kabızlık gibi birçok soruna yararı bilinen elma sirkesinin yüksek potasyum nedeniyle böbrek hastaları, asit değerinin yüksek olması nedeniyle de ülserliler ve gastriti olanlar tarafından tüketilmemesi gerekir” diye konuştu.

Bayram şekerindeki gizli düşmana dikkat

Pasta, baklava, çikolata, şekerlemeler... Bayramın, bayram ziyaretlerinin vazgeçilmezleri olsa da şekerin tatlı gülümsemesine ‘dur’ demeyi bilmek gerekiyor. Pasta, şekerlemelerde kullanılan saf şeker çok konsantredir, metabolizmada tamiri zor bozukluklara yol açar.
Her bayram ziyaretinde bir ikram gerçekleşir. Geri çevirmenin uygunsuz olacağını düşünerek tükettiğiniz şekerlemeler ve şekerli besinlerse size kalori ve hasar olarak dönecektir. ekerin zararlarını bir kez daha hatırlatmak yerinde olacaktır. Bir çok kronik hastalığın oluşma nedenidir. Şeker ince damarları tıkar, kan dolaşımına kalbe olumsuz etki eder. Şeker aşırı insülin salgılanmasına, bu da metabolizma ve hormon bozukluklarına neden olur. Şeker obezitenin nedenlerindendir. Büyüme hormonunu yavaşlatır. Şekerin un, yağ, kako, fıstık, kaymak gibi besinlerle birleşmesi sonucunda ortaya çıkan tatlılar ve şekerlemelerin kalori değeri çok yüksektir. Farkında olmadan ufacık bir lokmadan harcadığınızın kat kat üstünde kalori alırsınız.BiTTERi TERCiH EDiNÇikolata, içeriğinde çok fazla şeker bulunduran (işlenmiş şeker) oldukça kalorili bir yiyecektir. Kandaki şeker seviyesini yükseltir, kilo yapar, çikolata yapımında kullanılan kötü kolesterol içeren doymuş yağlar kolesterolü yükseltir. İyi kalitede bir çikolatada bu oran biraz daha düşüktür. Çünkü kaliteli çikolatalar kakao yağından yapılır ve diğer doymuş yağlara oranla daha az kalorilidir. Çikolata alımında bu konuya özen göstermekte yarar vardır. Bu ikilemin önüne geçmek için kendinize pratik yollar oluşturabilirsiniz. Unutmayın sık aralıklarla şeker tüketmek zararlıdır. Çikolatada sütlü çikolata yerine bitteri tercih edin. Misafirlerinizin şekere karşı duyarlı olabileceğini düşünerek alternatif ikram geliştirin. Kuru kayısı, meyve, rafine şeker içermeyen ürünler gibi. Kendinize de bu tarz tatlı tüketim sistemi geliştirin.ŞEKER HASTALARI GLiSEMiK iNDEKSi GÖZARDI ETMEYiNBayram ikramlarında ve yemeklerinde özellikle şeker hastalarını üzen glisemik indeks konusunda hassas davranması gerekir. Glisemik indeks karbonhidratların kan şekeri düzeyine olan etkilerini ölçümleme sistemi olarak adlandırılır. UZUN SÜRE TOK TUTAR Besinlerin karbonhidrat içerikleri kan şekerini değişik derecelerde yükseltmekte olup glisemik indeksi düşük olanlar genelde tercih edilen besinlerdir. Bunun sebebi glisemik endeksi düşük besinlerin insanları daha uzun süre tok tutabilmeleridir. Glisemik indeksi yüksek besinlerin alınması sonucunda ise bu ağır şekerlere karşı insülin fazla miktarda salındığından ve sonra hızla düştüğünden acıkma daha hızlı olmaktadır. Bu nedenle sahurda yenen yüksek glisemik endeksli besinler ki bunlardan başlıcaları pilav, hamur işleri, tatlılar, bal, reçel insülin salınımını hızla arttırıp hızla düşürdüğünden açlığa neden olurlar.GLİSEMİK İNDEKS TABLOSUDÜŞÜK Barbunya, kuru fasülye, nohut, mercimek, portakal, elma, kepekli ekmek, yulaf, tam buğday ekmeği, elma, armut, ham şeftali, mandalina, erik, çilek, kiraz, kayısı, greyfurt, süt, yoğurt, fındık.ORTA Esmer pirinç, çavdar ekmeği, kivi, kayısı, olgun şeftaliYÜKSEK Patates, beyaz ekmek, beyaz pirinç, beyaz şeker, muz, kavun, karpuz, mısır, börek, hamur işeri, havuç, pancar, turp, incir.Dr. İsmail Ağar, www.ismailagar.com

Aknesiz bir cilt için etkili tavsiyeler

Ünlü dermatolog ve birçok patentli kozmetik ürünün sahibi Dr. Howard Murad akne hakkında önemli ipuçları ve öneriler verdi.
BUNLARI YAPIN!- Günde 2 kez yüzünüzü ılık suyla ve hafif, yağsız bir temizleyici ile yıkayın.- Gözenekleri tıkayan ölü hücrelerden kurtulmak için fazla bastırmadan peeling yapın.- Akneleri iyileştirmekte sıkça kullanılan salisilik asit ve tea tree özü içeren ürünler kullanın.- Kızarıklığı ve tahrişi azaltmaya yardımcı Allantoin gibi anti-inflamatuvarlar kullanın.- Akne izleri için C vitamini ve AHA içeren ürünler kullanın.- Cildi pürüzsüzleştirmek ve nemlendirmek için su bazlı bir nemlendirici kullanın.- Saçlarınızı temiz ve cildinizden uzak tutmaya çalışın. - Yastık kılıfınızı ve yüz havlunuzu sık sık değiştirin.- Bakteri oluşumunu azaltmak için makyaj fırçalarınızı ve süngerlerinizi sık sık temizleyin.- Bol su için, dengeli ve sağlıklı beslenmeye ve spor yapmaya çalışın.- Eğer cildinizde düzelme görülmezse vakit kaybetmeden bir dermatologa görünün.BUNLARI YAPMAYIN!- Cildinizi ihmal etmeyin. Problemsiz bir cilde sahip olmak düşündüğünüz kadar zor değildir.- Sert bir biçimde peeling yapmayın ve sıcak su ile yüzünüzü yıkamayın. Akneleri tetikleyebilir.- Ne kadar çekici gelse de akneleriniz ile oynamayın. Yayılmalarına sebep olabilir.- Sert temizleyiciler ve arındırıcılar ile cildinizi tahriş edip kurutmayın. Daha fazla yağ salgılanmasını tetikleyebilir.- Cildi aşırı sıcak veya soğuğa ve korunmasız bir şekilde güneş ışınlarına maruz bırakmayın. Cildin kurumasına, yapısının bozulmasına ve en kötüsü cilt kanserine sebep olabilir.- Yağ bazlı kozmetik ürünler kullanmayın. Gözeneklerin tıkanmasına ve ilerde akneye dönüşebilecek siyah noktalara sebep olabilir.SIKÇA SORULAN SORULARAkne neden oluşur?Akne oluşumuna sebep olan başlıca faktörler, ölü hücre birikimi, aşırı yağ salgılanması, P. Acnes Bacteria ve inflamasyondur. Gözeneklerde biriken ölü hücreler, aşırı yağ ve bakteri ile birleşince akneye neden olur. Güneş ışınları, stres ve dengesiz beslenme de akneyi tetikleyen diğer etmenlerdir. Akneyi iyileştirmekte kullanılacak ürünlerin, akneye neden olan başlıca faktörlerin tümüne birden etki etmesi gerekir.Terlemek göğsümde ve sırtımda akneye sebep olur mu?Cilt yüzeyinde ter ile yağ birleştiği zaman gözeneklerin tıkanmasına sebep olabilir. Tıkanan gözenekler de akne oluşumuna zemin hazırlar. En sağlıklı yol soyucu etkili bir duş jeli ile duş almaktır. Aceleniz varsa ıslak bir mendil ile bu bölgeler silinebilir veya akne kurutucu ve anti-bakteriyel özelliği olan bir vücut spreyi uygulanabilir.Güneşlenmek ve solaryum ile aknelerime çözüm bulabilir miyim?Kesinlikle hayır. Bronzlaşmanın geçici olarak aknelerde azalma sağladığı sanılabilir. Ancak cildi güneş ışınlarına maruz bırakmak akne izlerinin koyulaşmasına ve daha da önemlisi cilt kanserine sebep olabilir. Doğru olan düzenli olarak doğru ürünler ile cilt bakımını sağlamak ve içeriden gıda takviyeleri ile cildi beslemektir.Akne izlerini geçirmek için ne yapılabilir?İzlerin derinliğine ve şiddetine bağlı olarak, evde kullanılabilecek içeriğe sahip ürünlerden kimyasal peelinge kadar farklı çözümler bulunmaktadır. Günlük cilt bakımı dahilinde yapılabilecekler, AHA içeren onarıcı ürünler veya haftada birkaç kez AHA/BHA asitleri içeren bir peeling kullanmak, güneş koruyucu sürmeden dışarı çıkmamak ve haftada bir kez C Vitamini içeren maske uygulayarak cilt tonunu dengelemek şeklinde özetlenebilir.DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLARAkne bir ergenlik dönemi sorunudur, büyüyünce geçer. Bu yüzden beklemek gerekir.YANLIŞ!!! Beklemek değil hemen harekete geçmek gerekir. Hem cilt hem de ruh sağlığınız için vakit kaybetmeden bir dermatologa başvurmak, araştırma yaparak cildinize en uygun ürünleri seçmek ve düzenli kullanmaya başlamak gerekir.Çikolata veya patates kızartması yemek sivilceye neden olur.YANLIŞ!!! Eğer şeker ve karbonhidratlar akneye neden olsaydı, akne en yaygın olarak obezite problemi yaşayan kişilerde görülürdü. Bazı araştırmalar şekerin vücutta inflamasyonu tetiklediğini gösteriyor. Ancak yine de akne, kıl kökü etrafında kir, yağ ve bakteri ile etkileşen tıkanmış cildin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.Akneye eğilimli yağlı ciltlerin nemlendirici kullanmasına gerek yoktur.YANLIŞ!!! Akneye eğilimli yağlı ciltlerin de nemsizlik problemi olabilir. Bu yüzden de su hayat için ne kadar gerekliyse, nemlendirici de cilt için o kadar gerekli ve önemlidir. Nem, duru ve sorunsuz bir cildin anahtarıdır. Nemlendirici ve güneş koruyucu seçerken dikkat edilmesi gereken, ürünün gözenekleri tıkamayacak yağsız ve hafif bir formüle sahip olmasıdır. Retinol, C Vitamini ve yatıştırıcı bitki özleri içeren nemlendiriciler, inflamasyonu azaltırken genel cilt sağlığına da katkıda bulunur.ekolay.net